İslâm «mücerret» ahlâk kuralları halinde değil, alabildiğine hayatın içinde kavranılan ve hayatın «somutluğu» aracılığıyla «soyut»> vasfı anlaşılabilen bir düşünce ve davranış düzenini öngörür.
Hayatın olduğu yerde hiçbir seyin durması mümkün değil.
Belki bir gerileme olur,
yönü istenilmedik bir gelişme,
bir hareket söz konusudur.
Ama hiçbir şey yerinde saymaz.
Ya saadetine yahut felâketine doğru yürür insanoğlu.