Üç Noktanın Söylediği

Ahmet Turan Alkan

Oldest Üç Noktanın Söylediği Posts

You can find Oldest Üç Noktanın Söylediği books, oldest Üç Noktanın Söylediği quotes and quotes, oldest Üç Noktanın Söylediği authors, oldest Üç Noktanın Söylediği reviews and reviews on 1000Kitap.
Tarih insanın mutsuzluğunun hikayesidir ve oldukça da tatsızdır..
Sayfa 14
Hiçbir şey, ilkel durumdaki bir insandan daha soylu olamaz.
Sayfa 17
Reklam
"Heyhat" dedi fare, "dünya her gün biraz daha küçülüyor. Başlangıçta o kadar büyüktü ki korktum ve devamlı koştum, durdum ve nihayet sağda solda duvarlar görünce sevindim. Fakat bu uzun duvarlar o kadar çabuk daraldı ki, şu anda son odadayım ve işte köşeye koşup girmek zorunda olduğum bir tuzak duruyor." "Sen sadece yönünü değiştirmelisin" diyerek kedi onu yedi.
Sayfa 22
O, bunu biliyordu. Askere giderken eşiyle son kere yalnız kaldığında demişti ki, “Eve gönderdiğim her mektubun sonuna üç tane nokta koyacağım; üç tane nokta… O üç nokta senin içindir, anladın değil mi?“ Hiç anlaşılmaz mıydı? Eski askerliklerin uzun yıllarında, derbeder fasılalarla eve gönderilen her mektubun sonunda hep o üç nokta vardı. Analar, babalar, teyzeler, amcalar, komşular ve tanıdıkları hatırlarının sorulmasına memnun oluyorlar, dualar gönderiyorlar ama mektubun sonundaki o üç noktaya hiç mi hiç dikkat etmiyorlardı. “Üç nokta“nın muhattabı ise her defasında bir öncekinden leziz hasret ve aşk cümleleri okuyordu. Hiçbir edibin o güne kadar kaleme almaya muvaffak olamadığı güzellikteki aşk mektupları, üç noktanın içindeki daracık mekanda, her defasında ter-u taze sevgi kelimeleriyle uzun yolculuklar ediyor, günlerce kayınbabanın emekli cüzdanında, kayınvalidenin En’am cüzünün arasında bir muska ihtimamı ile gezdirildikten sonra lütuf kabilinden gelin hanıma da gösteriliyordu. Onun mektupta yazılanlara aldırış ettiği yoktu; son satırın sonundaki üç noktayı arıyor, buluyor, okuyor, taze havadisler ve mahrem sevgi sözlerini deşifre ediyor ve daima, o üç noktayı buğulanmış gözlerinden süzdüğü üç damla gözyaşı ile yıkıyordu. Seneler, seneler sonra, bütün sözlerin mahremiyet yaşmağını yırtıp, üryan tekilliklere düştüğü bir gün, yüreğinın tam üzerinde sakladığı son mektubu çıkarıp sonundaki üç noktayı okşarcasına seyrederek sevgilisine şöyle demişti: – Sahi Ahmet Bey, ne güzel mektuplar yazardın eskiden? Ahmet Turan Alkan
Sayfa 209
“bugün yüreğimde sevgi olmalı yoksa günün sonu nasıl getiririm” diyen oscar wilde’a kulak verelim: sevgi katığımız olsun. onu öğrenip onu öğretelim.
“melâl, inkisâr, keder, mihnet, ezâ, cefâ, tahammül meşakkat, endişe, bezginlik, üzgünlük, sıkıntı, perişanlık, öfke, hasret, feragat, hüsran diye bir takım kelimeler kadro fazlalığı sebebiyle emekliye sevk edilmiş olup hepsinin yerine kaim olmak üzere bin bir fedakerlıkla ithal edilmiş bulunan “stres” işleme konmuştur.” yazar eklememiş; yeis, gussa, elem, teessüf, teessür, matem, gaile, gam, tasa, enduh, buhran, mihnet ise benim aklıma gelenler..
Reklam
108 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.