İçerisinde 17.yy. Fransa'sına ait tarihi olayların olduğu bir klasik Üç Silahşor. Athos, Porthos, Aramis ve D'Artagnan isimli silahşorlerimizin maceraları, aşk hayatları, arkadaşlıkları, dostlukları, her daim bir oldukları da anlatılıyor. 14 günde okuduğuma bakmayın, çok sürükleyiciydi.
Yazarın diline, anlatış tarzına, betimlemelerine ve kurgusuna "Monte Cristo Kontu"ndan alışıktım ve "Üç Silahşor" de onun kadar akıcı ve kurgusu onun kadar sağlamdı.
Alexandre Dumas'nın eserlerini, özellikle de "Üç Silahşor"u yazarken tarihi oldukça saptırdığı, olaylara fazlasıyla hayal gücünü kattığı söylenmiş. Bu söylentiler kulağına kadar gelince Dumas, "Tarihe tecavüz ettiğimi söylediler ama çok güzel çocuklar doğdu" demiş. Dönemin tarihi olaylarını araştırdığımda ise böyle bir olayın gerçekten de yaşandığını öğrendim. Söylentiler ne kadar doğrudur bunu bilemem. Ancak araştırıldığında doğru olan şeyler de yazılmış sonuçta. İçerisinde tabi ki kurgu da var, tarihi olayların yanı sıra. Ki kitabın akıcılığını sağlayan kısım da bu kurgu. Yazarın kaleme alış tarzı da etkili tabi ki ancak genel olarak kurgu bu işi hallediyor.
Kesinlikle favorilerim arasına girdi bu klasik. Bence şans verilip okunması gereken bir kitap. Keyifli okumalar dilerim.