... Osmanlı memleketlerinin İstanbul’ dan başka yerlerinde bahsedilmiş olan fikrin taraftarları olup olmadığını bilmiyorum. Lâkin Türklük siyâseti de, tıpkı İslâm siyâseti gibi umümîdir. Osmanlı hudutları ile sınırlı değildir: Bundan dolayı kürenin Türkler ile meskün diğer noktalarına da göz atmak gerekir.
En çok Türklerle meskün Rusya’da, Türklerin birleşmesi fikrinin pek müphem bir sürette var olduğuna inanıyorum. Henüz doğmuş İdil Edebiyâtı Müslüman olmaktan ziyâde Türk’tür. Tahrikler olmasa bu fikrin kolaylıkla neşvü nemâsına Osmanlı memleketlerinden fazla müsait ortam, Türklerin sayıca en çok bulundukları Türkistan ile, Yâyık ve İdil havzaları olurdu.
Kafkasya Türkleri’nde de bu fikir mevcut olsa gerek, Azerbaycan’a Kafkas’ın fikrî tesiri olmakla berâber Kuzey İran Türkleri’nin ne derecelere kadar “Türklerin Birliği” taraftarı olduklarını bilmiyorum.
Ne olursa olsun ırka dayalı bir siyâsî milliyet icâdı fikri henüz pek turfandadır, pek az yayılmıştır.
Osmanlı Asyasının mühim bir kısmını elde etmekle Rusya büyük siyasi ve iktisadi meyveler derlemiş olacaktı. Balkanları geniş imparatorluğuna ilhak ile, şimal ve cenup Slavlarını birleştirecek, böylece Ayasofya kubbesine haç dikerek Ortadoksluğun meydana geldiği beşiği, yani Rusların dinlerinin çıktığı yeri, Mescid-i Kamame'yi idareleri altına alarak, Hristiyanlığın menbaını memleketinden sayılır kılacak ve bu suretle, hemen hepsi fazlasıyla dindar tebaasının kalp ile diledikleri en yüksek bir emellerini, dini ve ruhi bir emeli gerçekleştirecekti.
Osmanlı milleti yaratmak siyaseti, ciddi olarak İkinci Mahmut zamanında doğdu. Bu padişahın: '' Ben tebaamdaki din farkını ancak cami, havra ve kiliselerine girdikleri zaman görmek isterim... '' dediği meşhurdur.
Osmanlı Asyasının mühim bir kısmını elde etmekle Rusya büyük siyasi ve iktisadi meyveler derlemiş olacaktı. Balkanları geniş imparatorluğuna ilhak ile, şimal ve cenup Slavlarını birleştirecek, böylece Ayasofya kubbesine haç dikerek Ortadoksluğun meydana geldiği beşiği, yani Rusların dinlerinin çıktığı yeri, Mescid-i Kamame'yi idareleri altına alarak, Hristiyanlığın menbaını memleketinden sayılır kılacak ve bu suretle, hemen hepsi fazlasıyla dindar tebaasının kalp ile diledikleri en yüksek bir emellerini, dini ve ruhi bir emeli gerçekleştirecekti.