Her şey üst üste geliyor, evin banyosu akıyor. Davlumbazım yok. Yaptığım yemekler evi kokutuyor, camı açtığımda ev soğuyor. Tuttuğum takım şampiyon olamıyor, sakinleşmek için attığım oltaya balık gelmiyor, markette seçtiğim kasa hep bozuk oluyor, yürüyen merdiven tam ortadayken bozuluyor, yoldayken, tam ben geçecekken kırmızı yanıyor, televizyonda ender olarak sevdiğim program olunca yağmur yağıyor, kara bulutlar çıkıyor, görüntü gidiyor. Belediyenin düzenlediği tiyatroya gideyim diyorum, ben gitmeden evvel doluyor. Ücretli tiyatroya, konsere gideyim diyorum, cebimde param olmuyor. Önüme bakıp yürüyeyim diyorum, karşımdan kız geçiyor, ona baktığımı sanıyor, "Ay bu da bana baktı. Erkekler hep bana bakıyorlar. Sen de kim oluyorsun tipsiz?" bakışı atıyor gururlu şekilde. Onları hem şımartmayayım hem de rahatsız etmeyeyim diye yere bakıyorum. Bu kez de saygın beyefendilerin saygın ağızlarından çıkan tükürük manzaralarını görüyor, midem bulanıyor. Toplu taşımaya bindiğimde ter kokan hep bana denk geliyor. Resmi bir kuruma gittiğimde asık suratlı bana denk geliyor. Kimse bilmediği bir konu hakkında bilmiyorum demiyor, aksine biliyormuş gibi davranıyor, gerçekten bilmediğini de bilmiyor. Bir de üstüne üstlük işim yok gücüm yok, ben sinir olmayayım da, ben nefret etmeyeyim de kim etsin?