Üniversitedeki öğrenimi zihinsel varoluşun sefil bir biçimi olarak görüyordu; her fikir, daha kanatları büyüyemeden, bu kanatlarla başka fikirlere uçamadan, başka fikirlerle birlikte yeni bir düşünce kuşağı yaratamadan birilerinin verdiği notlarla tırpanlanıyordu.
Kendiyle mücadele ederken düşüncelerini daha düşünmeden budar, daha söylemeden geri alır sözlerini, yargılarına güvenmez, kendi özelliklerinden utanç duyar, duygularını kendine yasaklar, yasaklayamıyorsa saklar.
Dünyayı olduğu gibi kabul etmeyi öğrenin, her şeye razı olun, huzuru kendi içinizde bulun... O zaman niye ağaçlardan indik, orada kalsaydık ya, medeniyet yüzünden dumura uğramamış mutlu maymunlar olsaydık ya..
Beklenen şey sonunda gerçekleştiği için daha ziyade bir şaşkınlık içindeydi. Fizik yasaları gibi, diye düşündü, tepkilerimiz belli, feci biçimde hesaplı.