#kitapyorum
Bernhard'ın anlaşılması zor kitaplarından biri Ucuzayiyenler. Adı, içeriği, üslubu her şeyiyle marijinal kitaplar listeme ekledim.
Sevgili Abasıyanık bu kitabı okusaydı durum hikayesi budur diyebilirdi sanırım. Zira olaydan çok anlık durum kesitleri, bol bol bilinç akışı, biraz iç monolog, biraz geriye dönüş tekniği derken karşımıza postmodern bi kitap çıkıyor.
Kitabın başkarakteri Koller, on altı yıl öncesine gidip başından geçenleri anlatıyor. Meşhur Türkenschanz Parkı'nda bir dişbudak ağacına değil de meşe ağacına doğru yürürken (ki bunun her şeyin başlangıcı ve sebebi olduğunu düşünür) bir köpek tarafından ısırılır ve bacağını kaybeder. Bu kayıp onda olumsuz etki yerine aydınlanma yaşamasına sebep olur. Bu sayede VAM adı verilen yerde "Ucuzayiyenler" ile karşılaşır. Adı geçen grup dört kişiden oluşmaktadır fakat gerçek mi yoksa Oğuz Atay'ın Olric'i gibi bi iç ses mi orasına siz karar verin.
Yazar, kitapta anlatıcı rolüyle karşımıza çıkar. Meşhur olaydan sonra dünyayı faydalılar ve faydasızlar diye ikiye ayırır. Kitapta yer yer pragmatizm yer yer de nihilizm etkisini görürüz.
Okuyucudan bol bol sabır isteyen kitabı bir beklenti içine girmeden okumanızı tavsiye ederim. Ben çok beğendim. Yazarı ilk defa okuyacak olanların bu kitaptan başlamasını tavsiye etmem yalnız.