"Biri içeri girip öteki çıkarken, Catherine'in de ikisi arasındaki farkı anlamış olduğuna şüphe yoktu. Bu fark, kuru, çorak bir kömür arazisi ile güzel, verimli bir vadi arasındaki fark gibiydi. Yeni gelenin sesi de selamlayışı da diğerininkiyle tam bir zıtlık oluşturuyordu. Yumuşak, tatlı bir konuşması vardı, kelimeleri tıpkı sizin söylediğiniz gibi söylerdi; yani, bizim burada konuştuğumuzdan daha az kaba, daha düzgün."