Binlerce, on binlerce insan, sel gibi akarken Balkanlar'dan Türkiye'ye doğru, bir yanık kokusu da eşlik etmişti onlara. Yanan evlerin, yanan toprakların ve yanan yüreklerin kokusu!
İstikbal, anahtarı zaman olan, kaplı bir kutuydu. Ve analar babalar ne kadar yırtınırlarsa yırtınsınlar, kader kendi ağlarını örüyor, çocuk kendi bildiğini okuyordu. İnsanoğlu, alın yazısının dışına taşamıyordu.