Bu dünyada herkesin bir acısı vardı, nasıl veya ne olduğu önemli değildi. Herkesin acısı kendisine göre küçük ya da büyüktü, kimsenin bir başkasının acısıyla dalga geçmek gibi de bir hakkı yoktu. Birinin acısını dindirebilmek amacıyla bir başkasının acısını örnek verip, "Beterin beteri var!" demek de anlamsız ve saçmaydı çünkü biz ne dersek diyelim, o kişinin acısı dinmeyecekti. Acıyı ne dindirirdi bilmiyordum fakat umudun ve zamanın bu yolda katkısı olduğundan neredeyse emindim.
"Ruhundaki aşk kırıntılarını kalbimin en ücra köşesine atmışken, bir anda gelip ruhumu ve kalbimi kendi ruhuna buladın... Varsın geleceğim sana ait olsun, ne fark eder ki?"
"Ruhumdaki aşk kırıntılarını kalbimin en ücra köşesine atmışken,bir anda gelip ruhumu ve kalbimi kendi ruhuna buladın...Varsın geleceğim sana ait olsun,ne fark eder ki?"
Sayfa 412 - Ephesus yayınları,Kıvanç ve NehirKitabı okudu
''Ruhumdaki aşk kırıntılarını kalbimin en ücra köşesine atmışken, bir anda gelip ruhumu ve kalbimi kendi ruhuna buladın... Varsın geleceğim sana ait olsun, ne fark eder ki?''
"Ruhumdaki aşk kırıntılarını kalbimin en ücra köşesine atmışken, bir anda gelip ruhumu ve kalbimi kendi ruhuna buladın... Varsın geleceğim sana ait olsun, ne fark eder ki?"