Hatıralar Işığında Cumhuriyet Tarihi Okumaları 1

Unutamadıklarım

Yavuz Bülent Bakiler

Newest Unutamadıklarım Quotes

You can find Newest Unutamadıklarım quotes, newest Unutamadıklarım book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden., Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa sormasa beni Sen gelsen yeter.. Huzur ellerinin güzelliğidir. Gözlerin karşımda mutluluk denizi. Her sabah soframızda ekmeğimizi Sen bölsen yeter.. Yüreğim seninle yaylalar kadar serin Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam Sen dolsan yeter.. Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm. Bende sabır sende naz.. Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter.. Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün, Sende karar kıldığını... Ve içimin şerha şerha yarıldığını, Sen bilsen yeter.. Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.. Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.. Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek, Eğilsen yeter...........
Yüreğim büyük acılara artık dayanamıyor.
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
Süleyman Nazif diyor ki: "Türkçe, milletimizin iskeletidir." Nasıl, iskeletsiz bir adam ayakta duramazsa dilsiz bir millet de varlığını devam ettiremez.
Biz, Müslüman olduk- tan sonra da Şamanizm'e ait birtakım inanışları millet olarak devam ettiriyoruz. Mesela Anadolu'da, evlerimizin kapıları üzerine çaktığımız geyik boynuzları, at nalları, buğday demetleri Şamanizm'le ilgilidir. Tekkelere, türbelere mum yak- mak, ağaçlara bez bağlamak, eşiğe basmamak, ocakları temiz tutmak, tavşan eti yememek veya tavşanı mukaddes bilmek tamamen Şaman inancından kalan geleneklerdir.
Enstitüleri kapanmasaymış Türkiye çok daha ileri bir noktada olurmuş!" Yanlış! Milyar kere yanlış. Köy Enstitülerinin kapanması da ne demek? Kapısına kilit vurulan, kapatı- lan bir tek Köy Enstitümüz yoktur. Köy Enstitülerinde eğitim sistemi değiştirilmiş, gerici komünist öğretmenlerden ayıklanmış ve sonra onlar, Köy İlköğretmen Okulları olarak yine köylümüzün ve milletimizin hizmetinde olmuşlardır. Cemal Kutay Beyefendi, Köy Enstitülerinin iptidaî bir zihniyetle kurulduğunu, fırsat ve imkân eşitliğini katlettiğini de söylemiyor. Çünkü o 1940'lı yılların kafasına ve kanunlarına göre Köy Enstitülerinden mezun olan bir öğretmen, yirmi lira maaşla yirmi yıl köy öğretmenliği yapmak mecburiyetindeydi. Şehirlere gelmek isteyenler veya başka bir alanda eğitim gör- mek isteyenler yirmi yıl bekleyeceklerdi! Niçin? Şimdi hangi medenî kafa böyle bir kaide koyabilir? Köyde doğmak, Köy Enstitüsünde okumak, bir köy çocuğunu neden zincirlesindi? Onun daha çok okumasına, doktor, mühendis, hâkim... olma- sına neden fırsat verilmesindi?
Dranas demişti ki: "Bu tespit kanıma dokundu! Artık bizim cenaze merasimlerimize bile Batı gelenekleri bulaşmaya baş- ladı. Bazı ünlülerimizin cenazelerini, Chopin'in (ok: Şopen) ölüm marşıyla kaldırıyoruz. Batılılar gibi cenaze başında nu- tuk söylüyoruz. Batılılar gibi saygı duruşunda bulunuyoruz. Siyahlara bürünüyoruz. Bir tek istavroz çıkarmamız noksan kaldı. Yakışır mı bunlar bize?" Yakışmıyor elbette diye cevap vermiştim. Şimdi bir de ölülerimiz için saygı duruşuna geçerken, Batı dünyasından bize, borazan öttürme âdeti bulaştı. Bin kere, milyon kere ayıptır. Bütün bunlar, bir aşağılık duygusunun saçmalıklarıdır. Batılılıarın geleneklerine hiçbir şey demiyorum. Adamları saygıyla karşılıyorum.Ama o geleneklerden bize ne? Hani Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür! demişti? Bizim kültürümüzde var mı ölülerimizin ruhları önünde put gibi durmak,borazan üflemek?
Reklam
546 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.