Doğru aşkı, yanlış insana verdiğiniz için asla kendinize kızmayın, pişman olmayın. Siz doğru bir şey yaptınız. Tıpkı iyilikten anlamayana yaptığınız iyilik gibi. Birisi aşkımızın değerini bilmediği için aşktan vazgeçemeyiz.
Bir gömleğin düğmelerini yanlış iliklediğimizi ancak son düğmeyi iliklediğimizde anlarız. Yani sonu görmeden yanlışı fark edemeyiz. İlişkiler de bunun gibidir. Bazı hatalar sonda gizlidir. Yani balık baştan kokmuyor her ilişkide.
Aşkımız yoğun ve saf ise o kişiyi de öyle görürüz. Hem aşkın gözünün kör olması hem de aşkın saflığı, âşık olduğumuz kişiyi tanımamıza engel olur. Bu durumda da doğru bir aşkı yanlış bir insanla yaşadığımızı sonlarda anlamaya başlarız. Geriye dönüp baktığımızda ise kendimize kızarız ona inandığımız, güvendiğimiz ve onu bu kadar çok sevdiğimiz için. Oysa yoğun duyguların olduğu bir ilişkide bir insanın her yönünü tanımak çok zordur.