Ay nasıl da özlemişim iki gözümün çiçeği historical romance okumayı Özellikle Teresa kitaplarını asla okumaktan şikayet etmeyeceğim.
Aşklar, dramlar, aksiyonlar, balolar, kabarık elbiseler, dükler hepsini tam kıvamında yazıyor bizlere.
Laura Fairleigh, küçük erkek kardeşi ve kızkardeşini evsiz birakmamak için yirmi bir yaşına basmadan koca bulmalı. Lâkin, talipleri mağarada yaşayanlardan hallice olduğundan hayallerinin aşkını bir türlü bulamaz.
Günlerden bir gün (o günler bize asla denk gelmez) görüp göreceği en yakışıklı, adonis vücutlu gülünce yüzünde (!) güller açan bir adamı yerde baygın halde bulur. Laura zevkli hatun vesselâm. Hazır bulmuşken, üstüne baygınken bir öpücükten zarar gelmez der ve minnak bir buse koparır kendisinden. Açgözlü kızımız minnak buse yetmez! Hazır adam hafızasını kaybetmişken, kendiside koca bulamıyorken minik bir yalanla adama kendisini nişanlısı olarak tanıtır ve böylelikle hem evsiz kalmayacak hem de hayallerini süsleyen adamla evlilik yoluna girer.
Ah tani Laura'cığımın tek bilmediği şey ise nişanlısı olarak tanıttığı adamın ünlü Devonbrooke Şeytanı, Dük Sterling Harlow'un olmasıdır. Eh kızılca kıyamette bu noktada başlar.
Okurken aşırı aşırı keyif aldığım bir kitaptı. Şimdi hız kesmeden diğer kızkardeş azılı psikopat Lottie'nin hikâyesine başlıyorum.
Hiatorical kitaplar candır canandır.. Sizlerde OKUYUN ve OKUTUN
KitapRüyasından Sevgilerle
