You can find Featured Urvetu'l-Vuska books, featured Urvetu'l-Vuska quotes and quotes, featured Urvetu'l-Vuska authors, featured Urvetu'l-Vuska reviews and reviews on 1000Kitap.
O, insanlar umutlarını kestikten sonra , yağmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandır. O,Velidir, Hamiddir.
Zifiri karanlıklar içinde, aydınlığa hasret yılgın gözler... Kurak bir çölde, bir damla suyu bekleyen bi çare insanlar... Issız bir vadide tek başınalığın verdiği bir kaos ortamı... Yürek daralıyor, acziyet artıyor ve ümit, yerini
Müslümanın ortak delili olarak kuran ve sahiplenmeleri gereken bakış açısı olarak İslam birliğinden bahsedilirken Sünneti Seniyyesi’ni ve Ehli Beyt sevgisi tamamen dışarıda bırakılıyor. İşin enteresan tarafı bugün anlattığım işin bu kitapta yaşanıyor olması.
Cemalettin Afgani her ne kadar Sünneti Seniyyesin’den sadece bu kitapta Allah, kitap,
Dünyadaki milletlerin fertleri ve her birinin niyetleri, açık ve derin bir görüşle incelenirse, büyük bir bölümünde ırk taassubu olduğu görülecektir. Bağlısı olduğu topluluğun üstünlüğü ile övünen ve soy asabiyeti güden bir adam, kendi toplumuna bir zarar dokununca, o zarardan etkilenerek onu yok etmeye çalışır; hatta bu uğurda gerekirse ölür ve öldürür. Bu insanların çoğu, bu gayretin nereden kaynaklandığını bilmeksizin bunu yaparlar. Hatta hakikati arayanlardan bir çoğu, bu duygunun insanın doğal yapısında, vicdanında olduğunu zannederler. Fakat dünyanın herhangi bir yerinde doğan, sonra reşit olmadan başka bir yere götürülen bir çocuğa, şayet nerede doğduğu, hangi millete mensub olduğu söylenmezse; çocukta gerçek soyuna ve milletine bir yöneliş görülemez. Asıl vatanı ve daha sonra getirildiği yer, bu çocuk için eşitlenir. Hatta sonradan içinde yetişip büyüdüğü yer kendisine daha yakın olur ve daha çok oraya yönelir. Böyle bir çocuk örneğinde gördüğümüz durum, soy bağlılığının tabii olmadığını gösterir.
Cehalet asla ilme hakim olamaz. Kısaca cehaletin hakim olduğu hükümetler, bilimin hakim olduğu hükümetlere egemen olamazlar. Bugün, bilim toplarının savunduğu bir halk yalın kılıçla yönetilemez.
Baskı ve zulüm halklara ırk ve mezhep taassubunu unutturur. Kendilerini saran tehlikeye karşı birleşmenin taassuptan daha önemli olduğunu görürler. Bu gibi durumlarda insan tabiatı, çıkar hesaplarından çok birleşme ve anlaşmaya yönelir
Afganî İslam Ümmeti'nin acısını çektiği ve sürekli ızdırap duyduğu problemin odağına eğilmiştir. Bu odak iki öğeden oluşuyordu ve belki de birincisi ikinciyi meydana getiriyordu.
Bu iki öğe şunlardır: Düşüncede sapma, Duygularda çözülme/duygusuzlaşma. Ümmet'in büyük derdi bu iki noktada kendini gösteriyordu. İslam Ümmeti bu derdin miras bıraktığı görülmemiş bir zaafla kendine güvenini yitirmiş, tavırları fena halde bozulmuş ve düşmanla verdiği savaşlarda ruhsal bir çöküntüye uğramıştır.