Bir günde geçen ama 200 yıllık bir hikâye anlatan roman, dilenci kardeşliği üzerine gerçek olayların da anlatıldığı bir kurguya sahip. Bu olaylardan biri de benim de ilk defa duyduğum Çamerya trajedisi. 1913'te Londra Büyükelçiler Konferansında, Arnavutların yaşadığı bölgeyi haksız yere alan Yunanların 1944'te Çam Arnavutlarına yaptıkları katliam ve sürgünün adıymış. Kitap, genel anlamda dilencilerin rejim üzerindeki etkisine odaklanıyor ancak üslubu biraz farklı ve pek akıcı değil. Zira kitapta hiç paragraf kullanılmamış ve olaylar kronolojik olarak ilerlemiyor. Yazara bu durum sorulduğunda romanı gibi metaforik bir cevap vermiş: "Hayatın da paragrafları yoktur, bazı satırbaşları vardır". Hülasa, satır aralarında önemli bilgilerin olduğu, daha iyi tanımamız gereken Balkanlarda yaşananlarla ilgili yorucu bir kitaptı.
Okumak iptiladır, müptelalara selam olsun!