İᴍᴀᴍᴇsɪ ᴀşᴋ ᴏʟᴀɴıɴ ᴛᴀşı ɴâʀ ɪʟᴇ çᴇᴋɪʟɪʀ.
Bir tarafta, içine doğduğu gösterişten ibaret burjuva hayatı ve çevresinde ki samimiyetsiz insanlarla arasına ördüğü kalın duvarlarıyla, Çelik Prenses lakabının hakkını veren bir kadın…
Diğer tarafta, tüm acılarını dizdiği boncuklara akıtan, içindeki yangını tesbih taşlarının soğukluğuyla dindiren, yaşadığı onca şeye rağmen, vicdanını ve merhametini yitirmemiş bir adam…
Bu genç adam, karşısındaki kehribar gözlü kadının, şişkin egosunun ardına gizlediği sıcacık yüreğini görebilecek mi dersiniz? Peki ya kadın, sevdayı da sabrı da en güzel şekilde öğreten o adamın geçmişini öğrendiğinde, yanında kalmaya devam edebilecek midir?..
Usta; aşkın tutkudan uzak, saf ve masalsı tanımı, güçlü ve özgün karakterleriyle gerçek anlamda dolu dolu bir kitaptı. Her bir cümle derin anlamlar içeriyor, her bir diyalog içinizi ısıtıyordu. Sonu ise şu incir tadında denilenlerdendi. Biraz buruk ama umut vâdeden… Ve tabii ki seriye ait bir diğer kitap #Kutsal’ı bir an önce okuma isteği uyandıran bir son. Kitapta sevmediğim tek şey; Tahir’in ara sıra, Devran’nın gölgesinde kalmasıydı. Belki Tahir geri planda kalmıyordu ama Devran, nam-ı diğer Destan öyle güçlü bir karakterdi ki, adı geçtiği an, ister istemez kitaptaki tüm karakterlerin önüne geçiyordu. Bu kötü bir şey değildi belki fakat benim hoşuma gitmedi. Onun dışında sevmediğim hiçbir şey olmadı. Her şey tam da olması gerektiği gibi ve muhteşemdi. Böyle özentiden uzak, samimi, abartısız ve aslında ‘bizden’ olan kitaplara gerçekten bayılıyorum!