Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2

M. Ertuğrul Düzdağ

By Number of Pages Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2 Quotes

You can find By Number Of Pages Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2 quotes, by number of pages Üstad Ali Ulvi Kurucu - Hatıralar 2 book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Medine-i Münevvere'deki ot hamalı velî zatın dediği gibi: "Her şey O'ndan.. Her şey O'ndan.." ve "Her şey O'na.."
Sayfa 26
ŞEYHÜ'L-İSLÂM MUSTAFA SABRİ EFENDİ...
Kendisini hâyalimde, cüsseli, heybetli, celâlli bir zât olarak düşünürdüm. İlmî ve siyasî mücadeleleri, gerek Türkiye'de, gerek Mısır'da yaptığı fikir ve kalem mübarezeleri ve münakaşaları, bende bu hissi uyandırmıştı. Hak bildiği yolda, hiç kimseden çekinmez, herkese çatar, cevap verir, mücadele ederdi. Mustafa Sabri Efendi, benim tahayyülümün aksine, orta boylu, beyaz nurlu simalı, mütebessim çehreli, lâtif bir zât, narin bir insan idi. Öyle hayâlimdeki gibi, pehlivan yapılı filân değildi. Kendi kendime: Yâhu, hoca bu bünyesi, bu nâzik hâli ile , nasıl olup da bütün âleme çatmış, döğüşmüş?" diye hayret etmiştim...
Sayfa 29 - 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Nurlu, Mütebessim, Narin Bir İnsan, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İŞTE OSMANLI'NIN BÜYÜKLÜĞÜ...
Şeyhü'l-İslâm, Sultan Vahdeddin'in son zamanlarda çektiklerinden bahsederken çok müteessir olurdu. "Evlâdım, Sultan'nın parası yoktu. Yanına devlet hazinesinden bir şey alıp götürmemiş, elinde bulunanları da iade edip gitmişti. Bunların iade makbuzları sonra bulundu. Halbuki birkaç mücevher alıp gitseydi, kendisi de çocukları da hayatları boyu rahat ederlerdi. İşte Osmanlı'nın büyüklüğü budur. Ondan sonra gelenlerin sürdüğü saltanata bakılırsa, bu, daha iyi anlaşılır. Gerçi mukayese etmek bile doğru değildir ya, neyse...
Sayfa 34 - 35 2.Kısım, (Kahire, Ezher'de Okuduğum Yıllar), -Şeyhü'l-İslâm Mustafa Sabri Efendi-, Sultan Vahdeddin'in Çektikleri, Kaynak YayınlarıKitabı okudu
Şeyhülislâm, Sultan Vahdeddin'in son zamanlarında çektiği sıkıntılardan bahsederken çok müteessir olurdu: "Evlâdım, Sultan'ın parası yoktu. Yanına devlet hazinesinden birşey alıp götürmemiş, elinde bulunanları da iade edip gitmişti. Bunların iade makbuzları sonra bulundu. Halbuki birkaç mücevher alıp gitseydi, kendisi de, çocukları da hayatları boyu rahat ederlerdi. İşte Osmanlı'nın büyüklüğü budur. Ondan sonra gelenlerin sürdüğü saltanata bakılırsa, bu, daha iyi anlaşılır. Gerçi mukayese etmek bile doğru değildir ya, neyse... (Mustafa Sabri Efendi anlatıyor.)
Reklam
Gecelerin uzun mu kısa mı olduğunu, takvimi yapanlar, yıldızlara bakıp vakti hesaplayanlar bilmez. Onlar, “Şu kadar saattir.” der, gidip uyurlar. Sen onu, dertliye, hastaya, kaçana, saklanana, hapistekine sor…
801 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.