Cihan harbinin ertesinde, saltanatın son zamanlarına oldukça atıfta bulunarak, toplumdaki gelir eşitsizliklerinden, yağmacılıktan, maskeli hırsızlıklardan ve kadının toplumdaki yerinden dem vuruyor yazar.
Her türlü gayrimeşru yol ile hayata tutunmaya çalışan bir adamın hikayesi üzerinden aile, sanat, moda, ticaret ve erkek kadın ilişkilerini eleştirirken kah güldürüyor kah lanet okutuyor (Hilkat <3)
Kullandığı dil ve mahalle ağzına hakimliği çok güzel, İstanbulun o eski zamanlarını çok az bilenleri bile gezdiriyor sokaklarda, o ahşap yıkıntılar ve konakların arasında.
Lakin kitabın son kısmında yüzüme çarpılan şeylerin etkisiyle tokatlandım desem yalan olmaz. Düne baktığımda hatta binlerce yıl önceki yazılmış metinlerden aklımda kalanlara baktığımda, çok bişeyin değiştiğini göremiyorum.
Her ne kadar baş karakter Avnussalah'ın felsefesi bana uymasa da, eseri çok beğendim.