Her şeyi unutuyordu, kendi kendinden kaçıyor, sonra kendini de unutuyordu, yemeyi unutuyordu, uyumayı unutuyordu. Günün birinde nefes almayı da unutuverecekti ve o zaman her şey bitecekti.
Hiçbir zaman kendini bir aşka bütünüyle verememiş, hiçbir zaman bütünüyle mutlu, gerçekten tasalı olamamıştı: Ona hep aşklar, mutluluklar, tasalar bir başka yerdeymiş, daha henüz doğmamış gibi gelmişti.