Uygarlığın tanımı ve temelinde mutluluğun uygarlık ile olan bağını açıklayan, benim için hayli zor olan bir kitaptı. Uygarlığın insanı belli kalıplara soktuğunu ve insanı bu kalıplara ,biçimlere göre yaşaması için zorladığını ,insanınsa uygarlığın bekledikleri ile kedi istekleri arasında kaldığını ve bu durumun da mutsuzluğu , huzursuzluğu doğurduğunu,felsefe çerçevesinde aktarır.
Aynı zamanda, cinsellik ,suçluluk,ego ,süper ego,Tanrı,dinler,vicdan,uygarlık ve mutluluk ilişkisinde işlenen kavramlardır.
İnsan ve uygarlık arasındaki bağı ,uygarlığın gelişimi ile insan gelişimi arasındaki bağı ,uygarlık arttıkça mutluluğun azalmasını psikanalize dayanarak anlatan kitap, insanın dürtülerini uygarlık çerçevesine sokmaya çalıştıkça huzursuzluğunun arttığını vurgular.
Uygarlık ve insan birbirine gerekli kavramlar mıdır ? Uygarlık gerekli midir? Uygarlık insanın mutluluğunu yok mu eder? İnsanın huzursuzluğunun temelinde uygarlık mı bulunur? Uygarlık güdüleri bastıran bir kavram mıdır ve sonuçta insana huzursuzluktan başka bir şey katmaz mı? Freud, her sorunun cevabını verirken, hayli düşündürüyor.