Uyku Kuşu

İdris Ekinci
Bir anının iki ucunda bilesin bekleyen kimse yoktur Sen içine ne taşırsan zaman onunla doğrulur Helaklı deyişler de sümbül doğurdu çıktı neden? "hey kaygılı canım" oyluğunda acemi terziler tuhaf desenleriyle seni örüyorlar yırtılan bir yerinden hayatın göğünü tutmak için
bir kıblemin olduğunu annemden öğrendim ben azraili karaya boyayanların bizden olmadığını bir köprü olduğunu bize dayanıp bize dönen parlak billur bir sütun olduğunu dilinden nasıl söylemeli susuyor işte defterimdeki hanımeli az kaldı sıyrıklarımdan bir mahalle kurmaya üst tarafta kaybolmaya sayardım bir bir ahval kayıtlarını seninle karşılaşmaya dökülüyor çatlamış tırnaklarımın arasından bir selle geçiyor önümden dünya
Reklam
anladım insan koyu bir boşluk taşırmış unutarak boynundan asılı olanı nereye gitse yüzünden donan okumuş ezberindeki küskün duayı bizse yitirdik üstümüze gelen o çelimsiz halkayı ezik bir geçmişti felçli bir çocuktu gözümdeki annemi özledimdi soluksuz yazlar içinde annem yürüttü beni çökmüş hatlardan geçirdi açtı penceremi dünya dedi işte uzat boynunu it gövdeni kendini üşütme
daha neler yıkadım hafta sonunda bu sıkışmış saatte kafamda ses gölgeleri kırlangıç uykuları tonunu tutturamamış sürçmeler dengemi bozan tercüme hareketler çürük imalar yani içimdeki olmaklar denizini koşarak çamurdan ayaklarla geçmek yazgısını daha neler düşündüm Musa'nın asasını