Sibylle Berg, Can Yayınları sayesinde tanıştığımız bir yazar. İki kitabı yayımlandı, Can Yayınları'nca.
Kitap arka kapağında, modern bir aşk öyküsü ifadesi kullanılmış.Bu ifadeye katılmakla birlikte, kitabın derdinin bunun çok ötesinde olduğunu, kitapta modern dünyaya karşı, çok önemli eleştirilerde bulunduğunu da eklemeliyim.
" Ona yalnızca "adam" diyorum, isim verilince uzaklaşan birçok şey gibi kaybolup gitmesin diye." diyor kadın, daha kitabın en başlarında.
Kitap iki farklı zaman diliminde ilerliyor.Elimizde bir bugün var. Bir de dört yıl öncesinden başlayarak, yavaş yavaş bugüne ilerleyen bir zaman dilimi.
Kadının adını da bilmiyoruz.Anlatıcı o, ondan dinliyoruz, hikâyeyi.Bugünde kadın, tatile geldikleri Güney Çin Denizi'ndeki bir adada gazete almak için çıkıp, bir daha dönmeyen adamın, yokluğunun acısını yaşıyor.Yaşamın artık adamsız, eskisi gibi olamayacağını fark etmesiyle birlikte,kendisini bekleyen yaşamı kabullenmeye çalışıyor.Kaybettiklerinin yasını yaşıyor.
Dört yıl öncesinden başlayan anlatıda ise kadının adamdan önceki ve adamla birlikte olduktan sonraki yaşamını görüyoruz.Adamla ve yaşla, kadının önceliklerinin, değerlerinin ne kadar değiştiğini de anlıyoruz.
Çok derinlikli, çok etkileyici, anlatım tekniği olarak da farklı bir kitaptı Uyuyan Adam.Çok sevdim.