Uzak Diyarlar, Gidilmez Kentler

Tuncer Erdem

Uzak Diyarlar, Gidilmez Kentler Sözleri ve Alıntıları

Uzak Diyarlar, Gidilmez Kentler sözleri ve alıntılarını, Uzak Diyarlar, Gidilmez Kentler kitap alıntılarını, Uzak Diyarlar, Gidilmez Kentler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kahve çekirdeği çiğner Haylaz çocuklar Dağlara kaçıp evlerinden, Issız mağaralara saklanırlar Karanlık korkusu bilmeden, Ve resimler belirir duvarlarda Güneş sızınca öğleyin Serin taşa, Renkli hayvan siluetleri, Büyü işaretleri büyür Gözlerinde Ve odalarının duvarlarına işlenir Geceleri, Eski korkuların izi, Uykunun dehlizlerinde...
Turfan Şehrin kucağına sokulur Kuzey treni, is duman savurarak Ayazın kavurduğu istasyonda. Bağlar içinden geçer Paslı metaller Çorak toprakların kemirici soğuğunda. Kuzey yolcuları var Kompartimanda Bir yurda varmayı özleyen, Duvardaki tuğlanın sıcaklığını, Soba üzerindeki çayın buharını... Kalın ceketleri, buruşuk, Renksiz ayakkabıları, Azıklarında bir salkım üzüm, Dere yamaçlarının buğusu Ve bir somun esmer ekmek saklanır Bölündükçe yayılan mayası. Yol yorgunu gözlerden saklı Duvar mezarları, Mağaralara gömülü elyazmaları, Şiirler, mektuplar, akitler.
Reklam
katanya Bir köpük doğdu açık denizde Kuzey rüzgârından Dalgaların tepesinde, Gri bir şehir gördü ovada Kıyıya sürüklenirken endişeyle. İhtiyar bir bağcı oturmuştu kıyıya Şehrin eski mahallelerinden, Kurşuni taşlı evlerde Büyümüş bir adam. Yanardağ püskürmelerinden geriye kalan Cebindeki bademin serinliği, Kolera salgınları, Korsan hikâyeleri var aklında Geçmiş devirlerden. Parmağının ucunda Dilinde eski şarabın buruk lezzeti. Bir köpük vurdu kayalara Dalgalarla birlikte. Üzüm karası sinmiş Yorgun parmakları örtüp kayboldu Bir süngertaşının gözeneklerinde...
"Elini uzatırsın Dokunursun çöle, Sıcak kumun ruhuna, Kolayca. "
Reklam
Kilkenny
Yün ve kömür kardeşliği Ne iyidir Soğuk gecelerde !
Sayfa 28
Ufukta, Kızıl göğün ardında Gri binalar mı saklıyor Titreşen floresan ışıklarını? Göğe yükselen vinçler mi Kıyıda Soğuğu kıran Sabahları?
Stykkisholmur Kış rüzgârları yine, Bıçkın akıntıların dolaştığı Yarımada çevresinde. Bir yolcu bekler gibi Issız benzin istasyonu, Ve makinede fokurdayan kahve. Fırına ekmek süren köylü Eski denizcilerin evladı Dilinde hep yalnızlığa sövgü, Kuzeyli kabilelerin diliyle. Yazın kırlarda koşan atlar Güneşi bekliyor yine. Eski evlerin sıcak ahırlarında Sabahları lapa yiyor çocuklar, Lavlı yamaçların likenlerinden yapılma. Çan sesleri yine "Hakikat Kılıcı"ndan Adacıklar arasında bir tekne, Uzaklarda keskin bir çığlık... Artık kıvranmıyor kayalıklarda Deniz kartalının pençesindeki balık.
Kirman Kızıl şallar uçuşur kimi günler Çorak tepelerin pencerelerinde, Geçmişi hatırlatarak, Kumlu ovaya serilmiş Yorgun şehre. Eski mezarlığa bakan Meyveli bahçede Bağlara sular taşır Yeraltı kemerleriyle Kalender, serin dere. Bahçe desenli halılarda, Çöl kumullarından kaçan Serseri tanecikler dolaşıyor Serin arka odalarda, Çeyiz sandıklarının altında, İğneleyerek uyuşuk kedilerin Islak burunlarını. Kadınlar her sabah Çölün tortusunu silkeliyor rüzgâra Dudaklarında bir rüyanın şarkısı.
Reklam
Odense
Bir masalın sonu gibiydi Şehirdeki yangın . İyilerin zaferini , Köleliğin kötülüğünü Anlatır gibi , Kanmaya hazır çocuklara..
Sayfa 5
“Ağırdır cevabı çölün Sabırsız yolculara...”
Sayfa 12
Shaoxing
"Çay demlenirken İnce porselende Geceleri, Eski bir yazarın sözleri Okunuyor buruşuk kağıtlarda Masal isteyen çocukların kulağına... "
"Denizden gelen siste kaybolsak yazın Ilık rüzgarları hissetsek yüzümüzde Karaya yaklaşan kâşifler gibi durulsak İçimizdeki fırtınalar dinse..."
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.