bu roman, on dokuzuncu yüzyıl Fransız edebiyatının iki büyük yöneliminin, romantizm ile gerçekçilik akımının kavşak noktasında ortaya çıkar ve dünyanın en ünlü ask romanlarından biri olarak gerçek yerini alır. Balzac, aşka derin bir gerçekçilik kazandırırken, çağının toplumsal olgularını ve koşullarını yansıtmaya da büyük özen gösterir.
Balzac, Vadideki Zambak romanını 1835 yılında, 36 yaşındayken, ölümünden on beş yıl önce kaleme almıştır. ölümünden bir yıl önce eşi Hanska'ya yazdığı bir mektupta, Balzac ‘annesinin canavarlığından’ söz eder. ailesinin ona çizdiği eğitim yolunu izlemek istemeyen, yazar olma ve para kazanma mücadelesini özgürleşme mücadelesiyle özdeşleştiren, ömür boyu iflaslarla, borçlarla uğraşan Balzac, bir yandan da hayatının kadınını yılmadan arayıp durmuştur. Vadideki Zambak'ın baş kişisi ve anlatıcısı Félix de Vandenesse, Balzac'la örtüştüğü ölçüde, bize, Balzac'ın, küçük bir çocukken pansiyonlarda başlayan hayat mücadelesini, arayışlarını, çalkantılarını, düş kırıklıklarını, ‘ölü yıllarını’, ‘uzun acılarını’ anlatan bir tür özyaşam öyküsü sunmaktadır.
aynı zamanda, Balzac’ın çocukluğunda çektiği acıların ve yıkıntıların bütün izlerini bu romanda görülür.