Vahşetin Çağrısı

Jack London
Sevgisini konuşarak değil davranışlarıyla gösterebiliyordu.
Reklam
Merhamet, zayıflıktı ve ilkel hayatta merhamete yer yoktu.
Acı içinde katılaşmışlardı, kasları, kemikleri, hatta kalpleri bile sızlıyordu,
Açlığa benzer büyük bir boşluk vardı içinde ama yiyecegin doldurabileceği bir boşluk değildi bu.
Sayfa 112
Reklam
Tekdüze bir hayat başlamıştı, otomatiğe bağlanmış gibi hep aynı düzende gidiyordu. Her gün bir öncekinin aynısıydı.
Neden olduğunu bilmiyordu ama belirsizce yaklaşan bir felaket duygusu altında eziliyordu.
Bitmez tükenmez saatler boyunca örümceği ağında, yılanı kıvrımlar içinde, panteri pusuda tutan vahşetin bir sabrı vardır, yaşamın kendisi kadar direngen, yorulmaz ve üsteleyici bir sabırdır bu.
Sayfa 107
Sadece tek bir gri kuş gördü, ölü bir dala öylesine tünemişti ki sanki onun bir parçası, ağacın üzerinde, ağacın bir çıkıntısı gibi duruyordu.
Sayfa 110
Reklam
Her şeyi hatırlıyor gibiydi --beyaz ormanları, yeryüzünü, ay ışığını ve savaş heyecanını.
Uzun adımlarla karmaşık yolda yolunu asla yitirmeden saatlerce yürüdü, bu yabancı ülkede evine doğru, insanı ve pusulasını utandıracak bir güvenlilikle, doğru yönde hiç ayrılmadan ilerledi.
Sayfa 109
Gözlerini açtı ve kaçırılmış bir kral olmanın öfkesi doldurdu gözlerini.
Resim