Merhaba!
Yazarın okuduğum dördüncü eseri ve hayranlığımı bu kitap ile yine yeniden diri tutuyorum.
Öncelikle yazarın yaşamış olduğu yoksul ve trajedilerle dolu sokak hayatının izlerini bu kitapta da görebiliyorsunuz. Yaşadıklarından öğrendiği her şeyi romanlarıyla bize aktarmayı başarmakla kalmamış, dünyaca ünlü bir yazar olmuş.
Gelelim kitaba:
Öncelikle yazar kitabı bir köpeğin yaşadıkları üzerine kurgulamış ve ana fikirde bize vermek istediği bütün mesajları ustaca aktarmış. George Orwell'in Hayvan Çiftliği kitabındaki gibi düşünebilirsiniz. Kitap bir köpeğin konfor alanından çıkarılıp vahşi yaşama atılmasını ele alıyor gibi görünse de aslında bir sistemi anlatıyor. Hepimizin parçası olduğu bir sistemi.
Bunu kitapta geçen
"Sopa kimdeyse, kanun onun elindedir." Cümlesinden yola çıkarak anlatmak istiyorum. Sömürüyü, katı kuralları, yalakalığı, eziyeti, düzensizliklerle kurulan düzeni, başkaldırıyı, çaresizliği, seyir halini, kabullenişi ve zulmü hayvanlara giydirdiği karakterle anlatıyor kitap.
Sonunda ise Buck isimli köpeğin "Vahşetin Çağırısı" diye adlandırdığı fakat bence öze dönüşünü anlatıyor. Etkileyiciydi...