Aylaklık ve can sıkıntısından başka yapılacak iş olmayan, tembel tembel güneş altında geçirilen yaşama hiç benzemiyordu bu. Burada ne rahat, ne huzur, ne de bir nebze güven vardı. Olan biten hep kargaşa, hep hareketti. Yaşamın her anı tehlike doluydu. Sürekli dikkatli olmak zorundaydı; çünkü buradaki köpekler şehir köpeği, insanlar da şehir insanı değildi. Bunların hepsi de sopaya sopa, dişe diş kanunundan başka kanun tanımayan birer vahşiydi.