Vahşetin Çağrısı
Jack LondonHigh Rated Vahşetin Çağrısı Reviews
You can find High Rated Vahşetin Çağrısı quotes, high rated Vahşetin Çağrısı book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
8.1Out of 10
Anlatımı hem sürükleyici hemde bambaşka farklı algılar yaratan bir eser. bir canlının düşüncelerini, hissini, sadakatini,vefasini karışık duygularla anlatan yazar aynı zqman onlara karşı merhametle davranmamizi bize tekrar çağrıştırır.
Buck üzerinden daha nice hayvanlarının yeni yasama direnme ve yok edilmesini ,vahşete nasıl çağrı yaptığını göreceksiniz.
Gerçekten de BİRİNİN (herhangi bir canlı) NELER YAPABİLECEGİNİ DENEMEDEN ,YASAMADAN BİLEMEYİZ.
_Sağlıcakla_
Vahşetin Çağrısı Kitap İncelemesi
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
While I was at the beginning of the book, I remembered the book 'White Fang' and paused. I can never give up my habit of comparing books on the same subjects. What I did was actually a huge mistake. Because Jack London has presented us with such a world that, no sir! This book managed to evoke emotions in me incomparably. Our hero, Buck, is a hybrid half-wolf dog. His adventure is completely different. We learn together about his transition from domestic life to wild life, his bitter and sweet memories, the harsh lessons he learned, the cruel lessons he taught. Sometimes we feel sorry for Buck, and sometimes we let him put a half smile on our face. We can be sure that if you have a friend like Buck, you will never lose your back. And sometimes, even though the people who come into our lives leave cruel memories, they actually have a secret mission in our lives that we do not yet know about; Just like the man in the red sweater. I want to leave you with Buck's adventures. I hope you give the book a chance and don't regret it after having stopped it halfway through, as I did. Enjoyable reading...
Beyazdiş ve Vahşetin Çağrısı, Kuzey Amerika'daki "altına hücum" dönemini çok değişik açıdan ele alan iki başyapıttır. Kuzeyin karlarla kaplı bölgelerinde sürdürülen yaşam kavgası, soğuk, açlık ve hayatta kalma mücadelesini Jack London bu defa, insanların değil, aynı koşulları onlarla paylaşan hayvanların açısından aktarıyor.
Beyazdiş, bir kurt kırması; damarlarında hem kurt hem de köpek kanı taşıyor. Ana babası dışında kendi türünden canlıları hiç tanımadan bir mağarada yaşarken, bir gün dışarıdaki gerçek dünyayla yüzyüze geliyor. Çok farklı görünümü, çok farklı kuralları ve düzeni olan bu yerden, dünyayı ve yaşamı keşfetmeye başlıyor.
Vahşetin Çağrısı'nın kahramanı Buck ise, California'da bir malikânede dünyaya geldikten sonra bahçıvanlardan biri tarafından kızak köpeği olarak kullanılmak üzere altın arayıcılarına satılıyor. Romanda bu evcil köpeğin, kızak köpeği olarak mücadelesini ve giderek, doğanın çağrısıyla vahşi bir kurda dönüşümüne tanık oluyoruz.
Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Köpeğin bile olsa, psikolojisini bu kadar güzel anlatabilmesi ne derece iyi bir yazar olduğunu anlatıyor sanırım.
Her sayfada duyguyu okura yansıtabilen ve kendinden emin cümlelerin hakîm olması kitabın zamana nasıl meydan okuduğunu kolaylıkla gözler önüne seriyor.
Kısa ama yoğun sayfalardan oluşan eserde, ana karakter yavru köpek Buck'un çocukluğundan yaşlılığına kadar olan süreçte, baş karakterin yalnızmış izlenimi finale doğru sahiplenen kişiyle ikiye çıkıyor. Aslında insan olarak tek kişi sayılır:)
Olay örgüsü birbiriyle bağlantılı olduğundan kopukluk ve abeslik oluşmadan bir solukta okumak mümkün.
Yan karakterler de köpeğin zaruri maceralarıyla coğrafi bakımdan sürekli değişiyor. Hikayeye canlılık katması açısından sıkılmayı önlüyor.
En sonunda da bir köpek sadakatinin binlerce hatta belki milyonlarca insanın sahte yüzlerinden kat kat daha evlâ olduğunu düşünüyor insan.
En iyisi gelin her insanda köpek sadakati arayacağımız zahmetli ve beyhude işten vazgeçip; her köpekteki sadakatin bize karşı tamamiyen çıkarsız olduğunu düşünerek tadını çıkaralım.
Duygu yüklü bu samimi dostluğa ortak olmanız duasıyla..:)
Kahramanımız Buck melez bir yarı kurt köpeği. Serüveni ise bambaşka. Evcil hayattan vahşi hayata geçişini, acı ve tatlı anılarını, öğrendiği sert dersleri, öğrettiği acımasız dersleri hep beraber öğreniyoruz.
İnsanoğlunun bencil yanını gösterdiği gibi aynı zamanda romanda sevgiyi, şefkati, sadakati de o kadar aşama aşama işleyerek okura sunarak bir yandan da insana insan olmanın aslında ne kadar kolay olabileceğini belki de bunun bir seçim olabileceğiniz gösteriyor.
Hayattaki zorluklara karşı ne olursa olsun elimizden gelenin en iyisini yapmamız gerektiğini ayrıca doğadaki her canlının vahşi bile olsa sevgiye muhtaç olduğunu aşılamaktadır.
Eğer bu kitabı okumadıysanız bir şans vermenizi tavsiye ederim
