Tıpkı hayvan türünde olduğu gibi, insanlarda da kendi ayaklarını istediği gibi kullanmanın bir ayrıcalık olduğuna inandırılmış beyinlerle yaşıyorduk.
Kitap beyaz diş 'in aynısı demeyeceğim birbirini tamamlayan eserler diye yorumumu yapmak isterim. Beyaz Diş'te yine bir hayvan vardı, fakat kötü kalpli bir hayvandı, vahşiydi, saldırgandı. Onun nasıl iyi kalpli olduğunu okumuştuk, bu eserde ise uysal, sevecen, sahibine sadık bir köpeğin zorbalıkla, işkenceyle nasıl doğasına dönüp vahşileştiğini okuduk. Birbirlerine zıt ama eş anlamlı olan bu iki eserde beni okurken derin duygulara sokmayı başardı. Bilmiyorum belki yakında tekrar Beyaz Diş'ide okuyabilirim.
Bu arada filmiyle beraber okuyup izlemek yine beni her ikisine de tutkulandırdı. O dönemlere göre film çok iyi çekilmiş ve kitapla akış aynı gidiyordu. Kitabı okumak düşüncelerimde çok derinleştirmemişti beni, Buck'a yine üzüldüm çünkü ben tam bir köpek canavarıyım ( iyi yönden ) :) beni, ama izlerken Buck'in işkenceleri ve zorluklarını görmem beni derinden etkiledi.Bir köpeğin ağzından eseri okumak da ayrı bir güzellikdi. Hayvanların diliyle insanlığı anlatan güzel bir yapıt.