Yayım yılı 1903 olan Roman, evcil bir kızak köpeğinin, sahibinin haberi olmaksızın doğal/vahşi ortama sokulması neticesinde, vahşi doğaya adapte olması ve doğada yaşadığı olayları konu edinmektedir.
Kitabı bitirdiğimde etkisinde kaldığım iki şey oldu.
-İnsan ya da hayvan, uyum sağladığı normal bir ortamdan uzaklaştırılan canlı, daha sonra bırakıldığı ve zor şartların hakim olduğu ortamda derinlerine gizlenmiş ilkel dürtülerini açığa çıkarıyor. Kitapta Buck üzerinden anlatılan bu durum aslında insanlar için de geçerli. Bulunduğu ortamdan uzaklaştırılan insan, ahlak kurallarının olmadığı, çeşitli yasaların olmadığı bir ortamda hayatta kalmak için merhamet ve vicdanını terk edip vahşi hayatın şartlarına uyum sağlamaya çalışacaktır. Tıpkı Buck'ın yaptığı gibi..
-Kitabın sonunda ise bir insanın, bir hayvanın doğasını ve içgüdülerini nasıl bu kadar iyi gözlemleyip aktarabildigine şaşmamak elde değil.
Kitaba çeviri sırasında 'Yabanın Çağrısı' yerine neden 'Vahşetin Çağrısı' isminin seçildiğini anlayamadım fakat verdiği mesajın her dönem geçerli olmaya devam edeceğine inandığım ve okurken insana sürekli 'acaba şimdi sırada ne var?' sorusunu sorduran akıcı bir eser.