Vahşi Batı

Sedat Cereci

Vahşi Batı Gönderileri

Vahşi Batı kitaplarını, Vahşi Batı sözleri ve alıntılarını, Vahşi Batı yazarlarını, Vahşi Batı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
ABD, sömürerek yaşamayı ve zulmetmeyi öğrendiğinden bu yana dünyanın efendiliğine soyunmuştur. Her fırsatta kendisinin efendi olduğu savını telkin eder, her vesileyle efendiliğini tescil ettirme çabasındadır.
Sayfa 242
`Siyah, kahverengi, kızıl ve sarı insanların, ortak bir baskıcısı, ortak bir sömüreni vardır: Avrupalılar.' • Malcolm X
Sayfa 230
Reklam
Gerçekten özgür olmak, 'kendine uygun olabilmek', her şeye rağmen 'kendisi' kalabilmektir de. Bu da fıtrata sadık kalmak, fıtrata uygun yaşama yolunda mücadele etmek demektir. Kadın özgürlüğü hareketlerinin açmazı da buradadır işte: Kadınların ezilmişliğine son vermek isterken, özgürleştirme adına kadın için erkeğin konumu talep edilmektedir. Oysa erkeğin 'egemen' konumu, eleştirilerin asıl hareket noktasıdır. Egemenlik için erkeklerle mücadele etmenin soylu bir yanı olmadığı gibi, böyle bir hedef adına ter dökmek kimseye gerçek bir özgürlük sağlayamayacaktır.
Sayfa 320
Kimseye bağlı olmamak, 'hiç kimseye hesap vermeye mecbur değilim' diyebilmek de özgürlük değildir. Bazı görevlere zorunlu olabiliriz; insanlara ve davalara bağlanmış da olabiliriz. Özgürlük bağlanmayla çelişkili değildir, aksine hayatımıza anlam kazandıran değerlere bağlılığımızı pratiğe aktarabildiğimiz kadarıyla, özgürüz demektir.
Sayfa 320
Kadın ve Özgürlüğü
Bilim, kadınlar üzerine yeni felsefeler üretmekte ve kadının yeni konumunu belirleyici tezler hazırlamaktadır. Her yeni felsefe, kadını araç olarak bir basamak yükselten, ama insan olarak onlarca basamak birden indiren bir çizgi izler. Nietzsche, kadınların henüz dostluğa yetenekli olmadıklarını, çünkü henüz kedi, kuş ve haydi haydi inek olmaktan öteye geçemediklerini söyler. Bir başka görüşe göre ise, erkekler savaş eğitimi görecek, kadınlarsa savaşçıların gönlünü eğleyecektir. Başka her şey aptallıktır.
Sayfa 314
Batı'nın yeni çağında kadın, bütün unsurlar gibi maddi ilerlemenin aracı haline gelir. Aile müessesesinden ihraç edilen kadın, sanayi müesseselerinin sömürülen elemanı olur. O yalnızca evinin ihtiyaçlarını gideren bir araç değil, bütün toplumun ihtiyaçlarını gideren bir araç konumuna gelmiştir artık.
Sayfa 314
Reklam
Kadın ve Özgürlüğü
Batı, eski çağında da, modern çağında da kadına toplumun en aşağılık mevkiini lâyık görür ve kadını hiçbir zaman, insanca yaşamanın bir unsuru olarak değerlendirmez. Tahrif edilmiş İsevî öğreti, kadını bir şeytan, cinsel münasebeti pislik kaynağı, cinsel münasebette bulunmayı çöküntü ve zillet olarak görmüş, ruhbanlığı yayarak erkeği kadınsız, kadını erkeksiz bırakmış, böylece Hristiyan dünyası bir cinsel perhiz alanı haline gelmiştir.
Sayfa 313
Batı, sömürdüğü toplumlara, hepsi de seküler kavramlar olan anayasa, demokrasi, parlamento, siyasi partiler, sosyalizm, milliyetçilik v.s.'den oluşan politik fikirler bağlamında politik kültürünü aşılar.
Sayfa 158
Sömürgecilik Felsefesi
Batı, batılı olmayan insanlara, kalkınmanın, çağdaşlaşmanın, medenileşmenin tek yolunun, Batı'nın yolunu izlemek olduğunu telkin eder. Ama asla, onların batılı olmasından sözetmez. Çünkü olamayacaklarını bilir. Yalnızca kendisini izlemelerini ister. Bu da onun için yeterlidir. Kendisini izlemeleri için de, başkalarının ırkını, tarihini, kültürünü hep aşağılar, ta ki sahibi de onları aşağılayacak düzeye gelinceye kadar.
Sayfa 156
Sömürgecilik Felsefesi
Batı, sömürdüğü ülkelerde küçük endüstri yatırımları yaparak, bunları kendisine bağımlı olacak biçimde düzenler. Kendi dillerini anlayıp, kendi arzularına hizmet edecek yönetici ihtiyacını giderebilmek için, Batı türü eğitim tarzını empoze eder. Ekonomik farklılıklar oluşturarak, halk arasında Sınıf farklılığını meydana getirir.
Sayfa 155
Reklam
Ey esef, Ey hüzün, ey keder... Ey bir zamanlar aziz iken Tuğyana dalınca zelil olanlara çöken gam! Dün saraylarında kral gibi yaşayanlar Bugün küfür beldelerinde köle oldular. Onları görsen hayretler içinde kalırsın, Üzerlerinde hiç işaret kalmamış İslâm'dan, Üzerlerinde rengarenk zillet giysileri! *** İşte kalp böyle felâketlere ağlar, erir, Kalpte iman, kalpte İslâm varsa eğer. ■ Ebul-Beka Salih b. Şerif er-Ründî
Sayfa 122
Her şey kemâle erdiğinde zeval bulur, Hayatın lezzetine bakıp kanmasın insan. Bunlar; gördüğün gibi dönüp duran nimetler Bir an sevinip, sonra ağlayanların idi... Size Endülüslüler'in haberi geldi mi? Geceleyin koşar süvariler kavmin haberi için. Bize kaç kişi ağlar, kim yardım eder? Zavallıların kimisi katledilmiş, kimisi esir Ne dönüp bakar kimse, ne bir insan ürperir! Nedir müslüman iken bu tefrika aranızda? Kardeş değil misiniz siz ey Allah'ın kulları! Kendi küçük, ama dağ gibi gayretli canlar, çıkın ortaya! Neredesiniz ey hayrın dostları, sahipleri! Ebul-Beka Salih b. Şerif er-Ründî
Sayfa 119
Batılı, öğrenmeyi aydınlanmaya, uygarlığı kültüre, ezberlemeyi tefekküre tercih eder.
Sayfa 104
Eğitim Derler Ezberciliğe
Batı'nın eğitim metodları, zekânın yerine hafızayı koyar. Öğretimin her derecesinde, öğrenciden istenen şey özümlemek değil, ezberlemektir. Genellikle hiçbir kavrama gücü gerektirmeyen şeyler öğretilir; fikirler değil, olaylar ele alınır ve derin bilgi herkesce "ilim" diye kabul edilir. Bir konuyu yüceltmek ya da gözden düşürmek için, "bilimseldir" ya da "bilimsel değildir" demek yeterlidir.
Sayfa 104
Sözde aydınlanma çağı sonrasına din, unutulmuş sözcükler, kayda değmeyen çıkarlar, kendisinin olmayan güzellikler gibi önemini yitirmiş, aşağılanmış, indirgenmiş, basitleştirilmiş bir vakıa haline gelir Batı'da. Aslında batılının bu tavrını, gerçekçi bir bakış açısıyla, anlayışla karşılamak gerekir. Çünkü o, hiçbir şeyden çekmemiştir dinden çektiği kadar. Ortaçağın, gerçek dinin bütün güzel hasletlerini terkedip zulme dönüşen hristiyanlığı, batılıyı, din adına ne varsa dünyasından ihraç etmeye zorlamıştır. Ancak bu kez de, kurak çöller, yapraksız ağaçlar, gözyaşısız ağıtlar gibi ruhsuz, özsüz kalmıştır batılı.
Sayfa 81
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.