İskeleti hayatlarından alınmış, araları kurmaca ile şekillendirilerek romanlaştırılmış bir eser. Virginia'nın ablası Vanessa'nın anlatımından oluşur. Virginia'nın hayatı hakkında bilgi sahibi olunduğunda taşlar yerine güzelce oturur. Diğer durumda muhtemelen farklı etki oluşturur. Eserde Vanessa daha ön plana çıkar Virginia'ya göre; çünkü Vanessa'nın penceresinden ele alınır. Doğal olarak her noktasında Virginia olmaz. Vanessa biraz daha hayata dönüktür, Virginia'dan farklı olarak. Vanessa yaşamaya odaklanır, bilindiği gibi Virginia ise sorgulamaya. Bundan olsa gerek, bu eserde yer almamakla birlikte, iki kardeşin küçük yaşlarda abilerinin (üvey) tacizlerine uğraması; Virginia'da bir travma oluştururken, Vanessa'nın bundan fazla etkilenmediğini görüyoruz. Vanessa hayata dönük olunca aşk hayatı da fazlaca renkli geçmiş. Virginia ise Vita'yı saymazsak Leonard ile yetinmiş. Eserde çalkantılı bir aşk hayatı, farklı noktalarda ortaya çıkan bağlılık ve kaybın acısı ön plana çıkar...
Beni en fazla etkileyen noktası Vanessa'nın, Virginia ile bir vedalaşmasında; "Vedalaşıp öpüşmek için sana sarılınca kollarımın arasındaki bedeninin zayıflığını hissediyorum" cümlesi oldu. Bu cümle beni farklı bir noktaya götürdü. Anlamsızlığın karşısında dik durup, hayatın acımasız şiddetine maruz kalıp, yıpranan insanları görünce her zaman duygulanırım ve bu insanlara saygıyla yaklaşırım. Çünkü eğer bu hayat bir test ise bu testi sadece o insanların geçtiğini düşünüyorum. Kendini tamamen akışa bırakmak kolay ama bir o kadar da anlamsızlığı pekiştirmektir.