İbâdetlerin amacı, gönülleri ölümlü varlıklardan sıyırıp, ebedî ve yüce varlığa yöneltmektir. Fâni varlıklara bağlı bir gönülle bin yıl namaz kılsan dahi, hiçbir sevap elde edemezsin.
insanların bir kısmı, bir kısmına tapıyor; kimisi de altın ve gümüş paralara, yiyeceklere ve kibirliliğe ibadet ediyor da, Allah'a ibadet ettiklerini sanıyorlar.
Osmanlı'da halkın haksızlıklara karşı gösterdiği tepki hep "zındık hurucu" diye görülmüş, gösterilmiştir. Böyle gösterilerek isyanların daha kolay bastırılacağı düşünülmüştür. Ayaklanmanın gerçek sebebinin ne olduğu, bunların içinde birtakım haklı itiraz ve isteklerin bulunup bulunmadığı hiç düşünülmemiştir. Bu kötü gelenek yüzünden sorunlar hep çözümsüz kalmış, zamanla kördüğüm halini almıştır. Halkın rahatsızlığının gerçek sebepleri araştırılıp bunlara akıllı çareler bulunacak yerde rahatsızlığını dile getirenler kan ve katliamla susturulmuştur. Bu tutum gittikçe ümerayı insafsız bir çoban, halkı da korkudan sinmiş, haksızlığa tepki refleksini kaybetmiş bir sürü haline getirmiştir.
Bedreddin, Selçuklu hükümdarından III. Alaaddin Keykubat'ın kardeşi Gazi İsrail'in oğludur. Dedeleri Alaaddin'in vezirliklerinde bulunmuşlardı. Babası Gazi İsrail, Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Bey'in emri altında Rumeli'nin fethi için gönderdiği yedi gaziden biridir. Edirne yakınındaki Simevne kalesini fethettiği için oraya vali ve kadı tayin edilmişti. Ancak valiliğinden ziyade kadılığı ile tanınmış, Bedreddin de babasına izafeten "Simevne Kadısıoğlu" diye anılmıştır.