Hiçbir ana doğuramaz insanı. İnsan kendini doğurur; ruhunun derinliklerinden dalıp çıkarttığı "varlığını ", dünyanın sarp kayalıklarına çarpa çarpa.
Kendini doğuramayan, doğmadan ölendir.
Ölmek, yaşamaktan ne anlaşıldığına bağlı olarak korkunç bir anlam edinebilir, ya da edinmez.
Dünya nimetlerine dört elle sarılmış, haz haz diye ağzını açmış bir insana, bırakın ölümü, ölüm sözcüğünün telaffuzu bile dehşet saçmaya yeter de artar.