Varlık Vergisi adı altında yapılan hukuksuzluk ve zulmün Hitler faşizmine özentiden kaynaklandığı eserde açıkça öne serilmektedir.
Fakat ülkenin çalışan, üreten kesimlerinin mallarının devlet - iktidarın etrafına kümelenmiş çeteler tarafından gasp edilmesi, aynı zamanda altın yumurtlayan tavuğun kesilmesi olduğu da inkâr götürmez.
Zira bu aptalca ve faşizan uygulamayla zaten sermaye sıkıntısı çeken ülkede mevcut sermaye de kaçıyor ve Türkiye Marshall Planı ve Marshall Yardımı tuzağına çekilerek, yarı sömürge durumuna düşüyor.
1950’den sonra ülkemizin Ankara’dan değil de Washington, Telaviv, Brüksel’den yönetilmesinde Ermeni Tehciri, Varlık Vergisi, 6/7 Eylül Olayları gibi faşizan uygulamaların payı herhalde inkâr edilemez.
Ayakta kalabilmek faşist diktatörlerin daima bir “öteki”ne ihtiyaç duymaları sebebiyle tarihimizin her döneminde “ötekiler” hiç eksik olmadı maalesef.
Öteki bazen Aleviler, bazen Kürtler, bazen dindarlar, bazen solcular, bazen Ergenekoncular, bazen FETÖ’cüler oldu ve ülkemizde faşizm hep baki kaldı.
Bizi dünyanın en geri, en yoksul, en adaletsiz ülkeleri arasına sokan ötekileştirme ve faşizm politikaları ile yüzleşmek isteyenlerin mutlaka okuması gereken, araştırma ve incelemeye dayalı, yansız bir eser.