İçeriğine göre hayli kısa tutulmuş bir kitap. Varoluşçuluğun tarihçesini ele alırken, ilk insan türlerinden günümüzde gelene kadar insanın, doğa, toplum, din, benlik, tanrı, gündelik yaşam gibi olgular karşısında edinmekte olduğu varoluşçu düşünce süreçlerini işlemekten varoluşçu psikoterapi yöntemiyle insanda bu yokluk* felsefesinin karşılığı olan çözümlenmiş/çözümlenmemiş duygu durum dinamiklerine değinmeye kadar çok daha kapsamlı bir içerik sunabilecekken oldukça üstünkörü anlatılmış bir kitap olarak karşımıza çıkıyor.
Kötü mü? Elbette hayır. Özellikle Heidegger - Kierkegaard analiz ve karşılaştırmaları olağanüstüydü. Sırf bunun için bile okunmaya fazlasıyla değer. Ancak sadece bu kadar. Konu, anlam analizi bakımından ne kadar güzel işlenmişse içerik analizi anlamında gerekli derinliği yakalayamadığı için yetersiz kalmış diyebilirim.
