Yazarın kendi tabiriyle, “Tek doğru, tek kural, tek buyruk”un şekillendirdiği hayatları anlatıyor Varuna'nın Bin Gözü. Metaforlarla bolca yoğrulmuş bu romanda yazar sık sık okura seslenerek, okuru örgüye dahil etmeye çalışıyor. Çok uğraştım ama ben dahil olamadım ne yazık ki. Ancak benim eserin atmosferine giremeyişim, yazar hakkında olumsuz düşünmeme asla sebep olamaz. Çünkü kendisi 1948 doğumlu, Yeşiller Partisi'nin kurucularından, TRT'de "Defter" adlı bir kültür sanat programına imza atmış ve 9 Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi bünyesinde edebiyat dersleri vermiş, donanımlı bir kişi...
***Geceden bir önceki zaman!
Alacakaranlık, yine de gri ama ortalık. Gece, henüz heyula gibi çökmemiş yani kentin üstüne. Baykuşlarla yarasaların hazırlık zamanı; tabii bir de Varuna'nın... Onunsa geceyi gören bin gözüne çok var daha, iyisi mi romana dönmek ! Ancak tekrarlamakta yarar var, satır aralarını okumayı sevmeyen bir okursan eğer, hemen bırakmalısın bu kitabı, çünkü bir tek aşkla ölüm üzerine söylenecek sözün bitmediği bir dünyada daha başka ne anlatılabilirdi ki diye soracak olursan bir romanda, unutma ki ancak satır aralarında anlatılabilir bunlar ve hatta ileride okuyacağın kimi sayfalarda tuzaklar bile olabilir!