...
Günümüzde adını şaire çıkarmış olanların çoğu, şiire saygıları olmadığından şiir yazdıkları sanısını sürdürüyorlar. Şiirin büyük sanat olduğuna inanırım; çünkü birçokları, şair olamadıkları için ünlü ve büyük yazar olmak zorunda kalmışlardır. Bu sözleri, kendim için söylemiyorum, çünkü ben, ne denli kötü şiir yazılabileceğini göstererek şiirde büyük başarı kazandım. Yayımlanan bu şiirlerime büyük ilgi göstermelerinin nedeni, şiirlerin güzel oluşundan değil, altında bir kadın imzası bulunmasındandı. Bir kadın takma adıyla şiirlerim yayımlanıyor ve bu kadın adına yığınla aşk mektupları yağıyordu.
Çocukluğumdan beri, insanları ağlatacak yazılar yazmak isterdim. Bu istekle yazdığım bir hikâyeyi, bir dergiye götürmüştüm. Hikâyemi okuyan derginin başredaktörü, çok anlayışsız bir adam olduğu için, hikâyemi okurken hüngür hüngür ağlaması gerektiği halde kahkahalarla güldü, sonra kahkahadan yaşaran gözlerini silerek, "Aferin. Çok güzel. Bunun gibi daha başka hikâyeler de yaz getir bize..." dedi.
Yazarlıktaki bu ilk düş kırıklığım hâlâ sürmektedir. Ağlansın diye yazdıklarımın çoğuna, okurlarım gülüyorlar.
...
Bu kitapta Aziz Nesin'in, "Kendi Hikâyem", "Kendi Öyküm Sürüyor", "Vatan Sağolsun", "Orijinal Mikrop", "Bunlar Kimin Cicim?", "Gazocağı Memesi", "Şeykesen Bektaş Ağa", "Artık Şiir Yazacak", "Haklısın Bey", "Buyurun Beyefendi", "Yılbaşı Hindileri", "Bombanın Üstüne Gidilmez", "Judocu Hamza Baba", "İstanbul'u Yaşamak", "Zamanı Kandırmak İsteyen Adam", "Natali'den Vera'ya Mektuplar", "Saatiniz Kaç Beyefendi?", "Burda Bir Dakka Duralım", "Ağlaşmanın Tadı Başka", "Eşşeklere Mahsus", "Üç Günde İngilizce", "Şefin Çakmakçıbaşısı", "Beni Enayi mi Belledin?", "Ekmeğini Taştan Çıkaran Adam" ve "Yankılar" başlıklı öyküleri yer alıyor.