vurdular beni ben vuracakken,
yığılıp kaldım öldürüldüğüm yerde;
ama kalktım, eskisinden daha dinç ,
ya sonra, ya sonra, ya sonra!..
Ekleyecek ne var ki?
Yaşamaya gelmiştim yeryüzüne.
Tomurcuk
gül,
minicik,
bazen
çıplak ve ufacık,
sığacakmış gibi
avucumun içine,
tutup seni böyle
ağzıma götürürcesine,
ama
ansızın
dokunur ayaklarım ayaklarına ve ağzım dudaklarına.
Ve doğacak tüm buğdaylar için barış olsun!
Çayır çimen arayan bütün aşklar için,
Ve bütün yaşayanlar için;
Bütün sular, bütün topraklar için
Barış olsun!
Ama o sevecen gülüşün yükselir gökyüzünde peşimden ve ardına dek açar yaşamın tüm kapılarını benim için.
Sevdalım, zifiri karanlıkta bile
gülümse bana...
Bir tabak hepinize, zengin baylara bir tabak
Elçilere, bakanlara, zorbalara bir tabak.
...
Bir tabak, kirli kanlı bir tabak
Her sabah, her hafta, her zaman
Önünüzde duracak
Bir tabak kan