Berger okumak en yakın arkadaşınla sohbet etmek gibi (çoğu zaman kendinle sohbet eder gibi). Düşüncelerini ifade edişi o kadar farklı bir noktadaki, yazdıkça yazsın okudukça okuyayım istiyorum. Bir de şey tabi, keşke karşımda oturup anlatsa da ben de dinlesem öylece.
Çok, çok fazla konuya ilişkin kısa kısa yazılardan oluşuyor Ve Yüzlerimiz, Kalbim, Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü; yaşam, geçmiş, gelecek, mutluluk, sanat, aidiyet, göçmenlik, haz, acı, aşk, öfke, ,... Yazıların arasına serpiştirdiği harika şiirler de bonusu. Farklı yerlerde dolaşmasına rağmen asla yormuyor, aksine tanımlayamadığım ama gün geçtikçe canımızın çekeceği bir tat bırakıyor.
Kitabın bir noktasında şöyle diyor:"Bir anda yaşanan ne kadar derinse, deneyim, yaşantı birikimi de o kadar çoktur. Zamanın daha uzunmuşçasına yaşanması bu yüzdendir." Yaşadığımız anda olabilmeyi, duyguları su yüzüne çıkarabilmeyi ve daha nicesini anlatıyor Berger, şahsına münhasır diliyle. Üçüncü kez ve yine bir yolculuk esnasında buluştum kendisiyle. Devamı için sabırsızlanıyorum. Çünkü Berger okumak keyifli olmanın yanında hayatın içinde hissettiriyor, gerçek hayatın içinde.