Spoiler içerir.. . . . Veda... Okuduğum ilk roman. Ayşe Kulin’in eşsiz anlatımıyla o dönemi yaşayacağınız bir kitap. Kitabı okurken karakterle bağ kuracak ve nasıl bittiğini anlamayacaksınız. Osmanlı’nın yıkılış dönemini, Maliye Bakanı Ahmet Reşat’ın evinden anlatıyor yazar. Olayları hem padişah yanlısı olan Ahmet Reşat hem de Cumhuriyetçi yeğeni Kemal’in gözüyle göreceksiniz. Sarıkamış gazisi olan, aynı zamanda padişaha karşı olan tutumundan dolayı aranan Kemal çok hasta olduğundan dayısını evine gelir. Ahmet Reşat buna çok sıcak bakmasa da Kemal’in anneannesinin baskısıyla buna mecbur kalır. Evde besleme olan Mehpare, Kemal’i iyileştirirken birbirlerine aşık olurlar. Durumu gittikçe düzelen Kemal yeniden memleket meseleleriyle ilgilenmeye başlar... Daha fazla spoiler vermeden yazımı burada noktalıyorum. Umarım bu kitabı okur ve çok beğenirsiniz.
Milli mücadelenin tam ortasında hayata, toprağa ve aşka tutunma mücadelesi. Bir insanın, vatan uğruna yapamayacağı fedakarlık yoktur. Milli mücadele dönemi bunun en, en muazzam örneğidir. Damarlarımızdaki kanda her daim bunu hisseder ve gerek duyduğumuzda aynı cesaretle mücadelemizi veririz vatan uğruna.
Peki ya aşk? Bu hikayede en çok seni hissettim Mehpare.. Bir adam, sevdiğin bir adam uğruna canla başla kendi dünyanda verdiğin savaş yüreğimi titretti. Şimdi karşımda olsan ve sana sorsam “Değdi mi Mehpare?” Eminim vereceğin cevap “Her saniyesine değdi.” olurdu.
Karşınıza uğrunuza savaşacak Mehparelerin, uğruna savaşmaya değecek Kemallerin çıkması dileğiyle.
Tüm hikayelerdeki Mehparelerden feyiz almak için iyisi mi siz okuyunuz, okutturunuz.
Dönem hemen hemen her kesimin gözünden anlatılmaya çalışılmış. Tarihi bilgileri çok bunaltmadan akılda kalacak şekilde verilmiş. O dönemi gerçekten her şeyiyle yansıtan bir kitap olmuş. Normalde alanım olduğu halde tarihle alakalı akıcı kitap bulmakta zorlanırım ama gerçekten sıkılmadan okuduğum kitaplardan biriydi.
Bu incelemeyi yazmak için geç kaldığımı düşünüyorum, kitabı bitireli epey oldu çünkü. Üstelik bu aralıkta başka bir kitaba da başladım diyemem, velhasıl kitap açısından boş ama manen dolu dolu geçen ramazan ayının son günlerinden sonra şimdi tekrardan eski performansımıza geri dönmek umuduyla başlayalım bakalım yeniden okumaya, anlamaya. Her neyse geç olsun güç olmasın diyerek bu incelemeye de bir başlayalım bakalım.
Ayşe Kulin bu kitabında bize İstanbul'un işgalinin bir aile üzerinde nasıl etkiler bıraktığını anlatmış. Afedersiniz anlatmış dedim, yaşatmış demeliydim. Güzel bir üslup, harika bir kalem. Kısacası klasik bir Ayşe Kulin eseri.
Okurken yaşatan yazar Ayşe Kulin dört kitaplık serinin ilk kitabı olan Veda’da bizlere Osmanlı imparatorluğunun son günlerinde işgal altındaki İstanbul’da bir konakta yaşananları anlatıyor. Aynı zamanda bahsedilen kişiler Ayşe Kulin’in bilmem kaçıncı kuşak akrabaları. Osmanlı zamanında nazır olan Ahmet Reşat ve onun Sarıkamış gazisi yeğeni Kemal ile aralarında geçen anlaşmazlıklar kitabın temelini oluşturuyor bana göre. Ahmet Reşat beyin Osmanlı saltanatından vazgeçemeyen geleneklerine bağlı yapısı, buna rağmen yeğeni Kemal’in millicilere destek düşüncesiyle hareket etmesi aralarındaki gerginliklerin sebebidir. Osmanlı’nın son dönem çalkantılarıyla birlikte o dönemin kadınlarının cesurca mücadeleleri de çok güzel işlenmiş kitapta. Severek okudum. Yalnızca evlerinde yaşayan uzaktan akraba Mehpare’nin, Kemal ile olan evlilik dışı yatak odası ilişkisi biraz fazla detaylandırılmış. Ayşe Kulin kitaplarında evet mutlaka bir yerde bu tarz bölümler oluyordu ama sanki bu Veda kitabında fazlaca detaya girilmiş ve uzatılmış. Ben şahsen gereksiz buldum, yani olmasa da kitap eksik kalmazdı sanki…
Genel manada beğendiğimi söyleyebilirim, okumama Umut kitabı ile devam ediyorum. Sevgiyle kalın..
Kitap, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde, İstanbul'da bir konakta yaşayan aile üzerinden o dönemin toplumsal yaşayışına açılan bir pencere..
Maliye Nazırı Ahmet Reşat Bey ile Osmanlı Sarayına, yeğeni Kemal ile Sarıkamış ve Milli Mücadeleye, Doktor Mahir ile savaşın ve göçlerin getirdiği bulaşıcı hastalık gibi dertlere ve ayrıca Anadolu'ya mühimmat sevkiyatı yapan gizli teşkilâtlara, evin hanımları ile o dönemki yaşayışa, kıtlığa, endişelere, komşuları Azra ile vatan savunmasında kadının önemine dikkat çekilen okuması keyifli ve akıcı bir kitaptı.
Bu tarz romanlar savaşların sadece cephelerden ibaret olmadığını, geride kalanların, kadınların, çocukların da yaşadığı zorluklarla bir yaşam savaşı verdiklerini göstermesi açısından önemlidir.
Ne yazık ki birkaç yerde tekrar eden ve fazlaca detaylandırılmış yatak odası kısımları sebebiyle genç tanıdıklarıma ve öğrencilerime tavsiye edebileceğimi sanmıyorum.
Tasvir edilen müslüman ailesini beğenmedim. Ama yazarımızın güzel bir emek sonucu bu kitabı ortaya çıkardığı kesindir. Her iki kesimin gözünden anlatılmaya çalışan kitapta yanlış bulduğum çok şey oldu göz ardı edemediğim bilgiler ile karşılaştım. Fakat Kesinlikle gerçekliğe çok yakın bir kurgu olmuş. İngilizlerin ve Fransızların hatta İtalyanların düzenli ordumuzla karşılaşmadan bir kurşun atmadan neden işgali bıraktıklarını arıyorsanız boşuna okumayın ama kimsenin cevap veremediği bu sorulara malesef yazan bir osmanlı arşivi bırakılmamıştır. Fatih'in istanbulu fethettiğini bile macarlardan öğreniyoruz. Hemde osmanlıca mektupları tercüme ettirerek yapıyoruz bunu. Tarihte kurulan tüm türk devletleri islam sentezi aldıktan sonra bile önce kurulan türk devletlerinin yaptığı hataları göz önünde bulunarak kurulmuştur. Fakat Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin anayasa maddelerinde bir tane örfi ibare bulunmamaktadır. Bu yüzden Atatürk Büyük Bir Komutandır. ATAMA LAF EDENİN BU ÜLKEDE YERİ YOKTUR. Ayşe Kulin
Osmanli' nin son gunlerinde İstanbul' da bir konakta yasananlar. Duygu yuklu harika bir kitap. Ayse Kulin' in kalemini seviyorum. Tarihin ve aşkin sentezini bu hikayede gorebiliyorsunuz. Tarih okumayi sevmeyenlerin bile keyif alarak okuyacaklarini dusunuyorum. Surukleyici ve huzunlu bir hikaye. Sizde bu guzel hikayeyi okumalisiniz derim... Kitapla kalin...
"Sözlerimin dışına çıkmamalıydınız." "Müsterih olun," dedi Kemal. "Ben benim olduğu kadar, sizin yüreğinizden geçenleri de söyledim. Hepimiz aynı millet tarafından eşir alınmış insanlarız şurada. Onlar da, bizler de."
Lakin aşk başka bir şey, Kemal." "Ah Azra, bilmez miyim," dedi Kemal, "gönül hakikaten ferman dinlemiyor. Keşke kalbimize söz geçirebilsek." "Ve arzularımıza. Siz erkekler kalbinizden çok arzularınızın esiri oluyorsunuz galiba."