Her zamanki gibi muazzam kurgusu ve su gibi akıcı üslubuyla 24 saat içinde o hüzünlü sona ulaştığım bir Ayşe Kulin eseri oldu.
Ayşe Kulin, okuduğum her kitabıyla beni kendisine daha çok hayran olmak mecburiyetinde bırakıyor.
Konusuna geçeceğim ve bu incelemeyi çok uzun tutamayacağın çünkü kendi zihin dünyama dönüp kitabın kurgusunu düşlemeye
Sabaha karşı karakollara basarak mukavemet eden nöbetçileri şehit etmişler. Şehzadebaşı karakolunda mızıkacı efradını uykularında öldürmüşler. Onuncu Kafkas Fırkası karargahında sağ insan bırakmamışlar. Meğer sabaha karşı duyduğumuz o silah sesleri bu yüzdenmiş Allah'tan bizim askerlerimiz kışlalarına çekildiği için fazla kan dökülmesine meydan verilmemiş. İngilizler bütün silahları toplamışlar Galata Köprüsü'nün hemen oraya bir hard gemisi Demir atmış. Sarayın önüne, topları saraya çevrili olarak başka bir gemi demirlemiş, kendi sefaretlerinin ve diğer merkezi mahallelerin sokak başlarına mitral gözler koymuşlar yetmemiş, sokaklara yaftalar yapıştırmışlar, üzerlerinde İngiliz kuvvetlerinin şehri işgal etmiş olduğu ve mukavemet edenlerin ağır şekilde cezalandırılacağı yazıyor
KİTAP TAVSİYEM
"Veda"
Alıntılar
_"...ağladık. Kaybettiklerimize, yaşayamadıklarımıza, hatalarımıza..."
_"Ne kadar anlatsam bile yüreğimdeki yarayı göremezsin.."
_Nelerle uğraştığımı bir bilseniz bana kızmak yerine halime acırsınız.(Ben değil miyim bu yahu )
_İnsan hiç olmazsa imkansızı denemek istemez
“Parmaklarını Kemal'in el yazısının üzerinde okşar gibi gezdirdi .Sonra kağıdı , sevdiğinin elleri değmiş olduğu için , içi titreyerek öptü "ve kendine yazılmış olan mektubu okumaya başladı
"Işgal altında bir şehirde, baharın erguvanlarında,sümbüllerinde dahi hazin bir hava vardı ..
Genç, ihtiyar hattâ çocuk, herkesin ve her şeyin üzerine hüzünden örülmüş eflatun bir tül atılmış gibiydi .."
"O gün geldiğinde, iki elimle yakasına yapışacağım Enver'in ve ona Sarıkamış seyrüseferinde, dağlarda donarak ölen doksan bin askerin hesabını soracağım..
Yakında..Çok yakında.."