Hayatın her hadisesi, daima beraber görmeğe alışık olduğumuz şeylerden mahrum kalınca daima bir basitlik arzeder ama zihni de uzun uzun düşüncelere götürür.
Asıl ruhlu bu bütün insanlar gibi o ziyneti, ihtişamı hislerinin kuvvetinde, saadeti de yalnızlıkla çalışmada arardı. Birbirlerini o kadar severlerdi ki hayatın dış taraflarının onlar için bir kıymeti olmasına imkân yoktu.
İhrirasla tasavvur edilip başarılan bir eserde daima bir hususiyet bulunur. Sanat eserleri tabiatın, fikrin birer tercümesi sayılır; bundan aslın güzelliğini gösterecek renkleri bulmak dehanın harcıdır, ancak ihtiras bazen dehanın yerini tutar.