Kendi Olma Biçimleri

Vicdan

Özgür Taburoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Her kendilik, kendi sahip oldukları nispetinde eyler. Böyle davranması, yapabileceklerinden geri durmaması da onun vicdan sahibi olduğunu kanıtlar, Vicdansızlık bu anlamda, kımıldayacakken hareketsiz durmak ya da kayıtsız kalmak gibidir. Eylem sahibinin basit bir canlı ya da insan toplulukları gibi bileşik bireyler olması önemli değildir. Her vicdanlı kendilik, varoluşunda kalıtım gibi kayıtlı, iştelik'inden gelen yüklemleri icra etmekle sorumludur. Diğer türlü kendi gibi davranmamış olur. Ama onun böyle davranması, bir başkası i için iyi ya da kötü sonuçlara neden olabilir.
Komedya, “ince sızma, bileşme ve kaynaşma” gibi temel yüklemlerle yayılan duyguların kesildiği yerde kendisini gösterir, “Ne kımıldayacak yeri ne de duygulanacak durumu” kalmamış bir insan topluluğu içerisinde değer görür. Bir tür genişleme noksanlığı gibi de anlaşılabilir; yer darlığının sonucu, yerini ve haddini bilme çağrısını da içerisinde taşır.
Reklam
Nietzsche ve Scheler için hınç kavramı, modern kalabalıkIarı veya kitleyi anlatan en temel motif sayılır. Kendi varoluş nedenlerini unuttuklarından hınç duyan kalabalıklar, her ne kadar kendi varlık nedenlerini dışarıda bulsalarda, başkasına ve dışarıda durana karşı da hasmane tutumlar içerisine girerler. Kendilerini temellendiren, var eden görüngüleri, aym zamanda değersiz kılmaya, koşulsuzca eleştirmeye girişirler. Mevcut bir değerin içini boşaltarak ya da yeniden doldurarak, metaforik, metonimik çevrimler içerisine sokarlar. Boşalan değerlerin, kavramların yarattığı bir nihilizm içerisinde, sınırsız bir hınç üretimine yer açarlar. Onlar nesnesiz ve hattâ öznesiz bu üretim içerisine girdikçe, doğa, beden, şimdi ve burada kavramlarıyla bağlarını yitirdikçe, hınç tertibatı da daha etkin bir işleyiş halini alır. Bu garezli üretim makinesinin son uğrağı, belki de Baudrillard’ın tarif ettiği “simülasyon düzenekleri” sayılabilir. Dışarıya ve başkasına doğru genişlemek yerine, içeri doğru büzülen ve kendi dar metafiziği içerisinde ortaya çıkan boşlukların, nihilizmin verimi olarak karmaşıklaşan bir varlık alanı ortaya çıkar. Heideggerce söylenirse, hakikatini açıklıkta değil de, keşfedilmiş olanda yaratan bir varlık anlayışı hüküm sürer.
Hınç ya da ressentiment, kendi değerlerini yaratamayan topluluk ya da bireylerin ruh halleri gibi tarifedilebilir. Bunlar, hesap yapmayı bilen, zekâsını iyi kullanan insanlar toplamı olsalar da, kendi eylemlerini devindirecek dış bir gücün arayışında olurlar. Bir bakıma, harekete geçmek ve hayatta kalabilmek için, başkasının yarattığı bir iradeye, üst akla gereksinim duyarlar. Max Scheler, bu durumu açıklamak için fizyolojik bir mecaz kullanarak, hınç sahibi varlığı, kendisini ifade etmek için mutlaka duyusal veriye gereksinim duyan canlılara benzetir (1994: 9); sözgelimi kene böyledir. Varlığını kanıtlayabilmesi için, dış uyarana, duyuma gereksinimi vardır. Hınç duygusuyla davranan kimse yaratıcı, olumlu, sahici gibi sıfatlar edinemez; eylemleri tepkisel nitelik taşır. Yani yerlerinden kalkmaları için, hınç taşımayan zümrelerin, şahısların yarattığı değerlere başvurmak durumunda kalırlar. Ya geçmişe ya da geleceğe kaçan, şimdide olup biteni gizemli kılan bir zaman ve mekân şuuruyla var olurlar. Bu yüzden, değer yaratıcı olanların, onların saat ve yer “ayarını” sürekli yapması gereklidir.
İyi bir romancı, ruh hallerini kat ettiği bir kahramanın fiillerini önceden biliyormuş gibi yazmaz. Dostoyevski'yi Tolstoy'dan ayırmaya imkân veren yazma biçiminde olduğu gibi, kahraman yazara nazar eder ve kendi fiilini yazdırır. Bu sırada büyük eylemlerden söz etmek de gerekmez. Dostoyevski'nin ortaya koyduğu gibi, “en adi vakaların bile önemi vardır” (171). Adi ya da değil, eylemin boyutlarının büyük ve karmaşık olması gerekmez. Dostoyevski'nin vicdanını anlatmaya çalıştığımız bölümde de dile geldiği gibi, küçük eylemin kaynağı ruhun çok derinlerine inince temel bir yüklemle karşılaşırız. Sonuçları bazen ölçüsüzce büyük olsa da, eylemin kendisi bir ruhsal titreşim, dalgalanma gibi tecrübe edilir. Bedendeki marazi oluşumlar da bunun işaretleri olur. Fiilin kendisi, nedenleri ve s0nuçlarından çok “ilerleyiş”tir; bir hamlenin sonucudur. Hamlesini tüketen fiil sonuna varır ve belki de Dostoyevski anlatlarında olduğu gibi nedeniyle oransız sonuçlara neden olabilir.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.