Vierundzwanzig Stunden Aus Dem Leben Einer Frau

Stefan Zweig

En Yeni Vierundzwanzig Stunden Aus Dem Leben Einer Frau Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Vierundzwanzig Stunden Aus Dem Leben Einer Frau sözleri ve alıntılarını, en yeni Vierundzwanzig Stunden Aus Dem Leben Einer Frau kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mir persönlich macht es mehr Freude, Menschen zu verstehen, als sie zu richten.
Ich ziehe es vor, Verteidiger von Beruf zu sein. Mir persönlich macht es mehr Freude, Menschen zu verstehen, als sie zu richten.
Reklam
Değerli olan her zaman için gerçeğin yarısı değil, tamamıdır. Die halbe Wahrheit ist nichts wert, immer nur die ganze.
Sivil bir şahsiyet olarak ben, niçin savcı rolü oynayacakmışım ki: Meslek seçmem gerekiyorsa, savunma cephesinde olmayı yeğlerim. Şahsen insanları mahkûm etmektense, anlamak beni daha mutlu kılar. Ich als Privatperson aber sehe nicht ein, warum ich freiwillig die Rolle des Staatsanwaltes übernehmen sollte: Ich ziehe es vor, Verteidiger von Beruf zu sein. Mir persönlich macht es mehr Freude, Menschen zu verstehen als sie zu richten.
İnsanlar;
Duyumlarını uyaracak ölçüde yakınlarında gerçekleşmeyen bir olaya ilgi göstermek pek içlerinden gelmez; ama aynı şey gözlerinin önünde, doğrudan duygularına dokunma mesafesinde gerçekleşirse, bu olay önemsiz bile olsa, hemen aşırı bir duyarlık gösterirler. Böylelikle normalde nadiren görülen tepkilerini ölçüsüz ve abartılı denebilecek bir sertlikle telafi etmiş olurlar. Was sie nicht unmittelbar anrührt, nicht aufdringlich spitzen Keil bis hart an ihre Sinne treibt, vermag sie kaum zu entfachen; geschieht aber einmal knapp vor ihren Augen, in unmittelbarer Tastnähe des Gefühls auch nur ein Geringes, sogleich regt es in ihnen übermäßige Leidenschaft. Sie ersetzen dann gewissermaßen die Seltenheit ihrer Anteilnahme durch eine unangebrachte und übertriebene Vehemenz.
İnsanların çoğu sınırlı bir hayal gücüne sahiptir. Die meisten Menschen sind von stumpfer Phantasie.
Reklam
İnsanların çoğu sınırlı bir hayal gücüne sahiptir. Duyumlarını uyaracak ölçüde yakınlarında gerçekleşmeyen bir olaya ilgi göstermek pek içlerinden gelmez; ama aynı şey gözlerinin önünde, doğrudan duygularına dokunma mesafesinde gerçekleşirse, bu olay önemsiz bile olsa, hemen aşırı bir duyarlılık gösterirler.
Yaşama Arzusu
Her zaman kibirle ruh, mantik, duygu dediğimiz, acı dediğimiz şeylerin aslında ne kadar zayif, zavallı, sıkıntı veren şeyler olduğunu yine korku içinde duyumsuyorum, çünkü bütün bunların hepsi, aşırı olsa bile acı çeken, eziyet çeken bedeni bütünüyle yok edemiyor; böyle zamanlarda ölmemek veya yıldırım düşen bir ağaç gibi yere yığılmamak için, insan güm güm carpan kalbiyle o anlara tahammül gösteriyor. Yalnızca kısa bir süre, bir an için bu acı dizlerimin bağını öyle çözdü ki nefessiz, cansız ve sanki ölecekmiş gibi bir duyguyla o banka yığılıp kaldım. Ama dediğim gibi bütün acılar korkaktır, yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler; çünkü yaşama arzusu, düsüncelerimizde var olan ölüm arzusundan cok daha güçlü sekilde bedenimizin her zerresinde mevcuttur.
"Bütün acılar korkaktır ve ruhumuzdaki ölüm tutkusuna kıyasla,tenimizde daha güçlü şekilde yer alan yaşam arzusu karşısında geri adım atar "
Sayfa 90 - OlimposKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.