"Kalabalığı sevmiyorum. Anlaşabildiğim üç beş kişi haricinde kimsem yok zaten. Ne kadar çok insan, o kadar gürültü ve bir o kadar pislik gibi geliyor bana. Çünkü insanların iyi olmaya değil de sadece mutlu olmaya çalıştıklarını görüyorum."
"Her insan mutlu olmak ister, bunda ne var ki?"
"Başkasının mutsuzluğuna neden olma pahasınaysa, çok şey var."
"Bu nedenle de insanlardan uzak duruyorsun öyle mi?"
"Evet."
"Sizin de bileceğiniz gibi Apollon çok iyi ok atardı. Lakin tek ok atan tanrı o değildi, Eros'un da bir yayı vardı. Ve bir gün bu iki tanrı karşılaştıklarında Apollon Eros'la alay eder. Buna fazlasıyla alınan Eros da ondan intikam almaya ant içer. İşte o günden sonra Apollon'u Defne adında bir periye âşık ederken, Defne'nin de Apollon'dan nefret etmesine sebep olur. Hem de bunu yayıyla yapar. Böylelikle sizin o kudretli Apollon'unuz, sonunda kavuşma olmayan bir aşkın pençesine düşerek diğer tanrıların gözü önünde maskara olur. Peki, buna sebep olan asıl şey neydi? Tabii ki Eros'u kendinden küçük gören kibriydi."
"Yaşamın içinde bulunan tüm insanî duyguların birbiriyle olan mücadelesi bizi kendi içimizde bulunan güçten uzaklaştırdı. Çözümü kendi iç dünyamızda bulmaktansa, dışarıda hazır sunulan çözümleri tercih etmemize zorladı bizi."