1958'de basılan bu kitap Hanımın Çiftliği dizisinin ilk kitabıdır. Tasadüfen kitabı ikinciel olarak bulup aldığım için almadan önce hiç araştırmadım. Ve dizinin kitabı olduğundan bir haberdim :( Diziyi çok önceden izlemiştim ama unuttuğum için okurken karakterleri tam olarak gözümde canlandıramadım. Bitirdikten sonra fragmanına baktım ve dedim ki " heee bu güllü o güllü" (Özgü Namal).
SPOİLER!!!
Kitaptaki olay 1946-1950 yıllarında Adananın Karşıkaya mahallesinde geçer. Fabrikada çalışan Güllü ile aynı fabrikada ki Fellah Kemal, iki aşığın kavuşamama hikayesidir. Güllü'nün babası Cemşir Ağa'nın hovardalıkları, oğlu Hamza'yı da kendine benzetmesi, bir erkeğin şımartılınca ne hale geleceğini ve bir erkeğin başka bir kadının namusunu sürekli diline dolayıp nasıl namussuz olunduğu hakkında uzayıp giden virgüllerden oluşan uzun cümlelerim var. Cemşir ağanın hakkını yememek gerek 4 karısı ve sayısını unuttuğu çocuklarının sayesinde dünya üzerinde insan çoğaltma konusunda epey başarısı var. " Yığınla çocuk yapıp sokağa salıvermek hüner değildi. Hüner az ama öz çocuk yapmak, geleceklerini düşünmekti." bu alıntıyı bu gibi karakterlere hediye ediyorum.
Hayta çetenin diğer karakterleri (Berber reşit, Cemşir, Hamza, Zaloğlu vs.) bu eski kafalı insanların gerçekten zamanla nasıl eskidiklerini, eskittiklerini gösteriyor. Bu işsizleri elime sopa alıp öyle güzel bir şekilde haklamak geldi ki içimden sorma gitsin..
Yazar kendini 'din adamı' olarak gören ama aynı zamanda da dini kötü işlerine alet eden dinsizleri tek bir karakterle güzel betimlemiş. Aynı zamanda okurken bu hayatta yaşananları ve ahlaksızlığın nasıl bir boyuta ulaşabileceğini görüyorsunuz.
Konuyu şarkıya bağlayıp 'İşte geldik gidiyoruz' diyelim. Linki hepinize ikram ediyorum.
https://m.youtube.com/watch?v=-fqF0FVk26M
Bu incelemeden ve müteşekkir halimden haberi olmasa dahi hemşerim, canım yazarıma bu güzel kitap için teşekkürlerimi sunuyorum. Allah rahmet eylesin.