When Breath Becomes Air
Paul KalanithiWhen Breath Becomes Air Sözleri ve Alıntıları
When Breath Becomes Air sözleri ve alıntılarını, When Breath Becomes Air kitap alıntılarını, When Breath Becomes Air en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
All I knew was, if that was the price of medicine, it was simply too high.
Sorgulamadan yaşamanın bir anlamı yoksa, yaşanmamış bir hayatı sorgulamanın ne anlamı vardı ki?
İf the unexaminated life was not worth living, was the unlived life worth examining?
Sayfa 45Kitabı okudu
Human knowledge is never contained in one person. It grows from the relationships we create between each other and the world, and still it is never complete.
Sayfa 112 - e-kitapKitabı okudu
Alexander Pope: “A little learning is a dangerous thing; / Drink deep, or taste
not the Pierian spring.”
"Öğrenmenin azı tehlikeli bir iştir;/İlham pınarından içeceksen, ya kan kana iç ya da tadına bile bakma hiç"
Sayfa 119Kitabı okudu
Even if you are perfect, the world isn’t. The secret is to know that the deck is stacked, that you will lose, and yet still struggle to win.
Siz ne kadar mükemmel ya da hatasız olsanız da, hayat değildir. Ama önemli olan, kartların hileli olduğunu ve kaybedeceğinizi bile bile kazanmak için mücadeleye devam etmektir..
Sayfa 111Kitabı okudu
yet death always wins.
Yine de ölüm her zaman kazanır.
Sayfa 111Kitabı okudu
Those apocryphal doctors who gave specific numbers (“The doctor told me I had six months to live”): Who were they, I wondered, and who taught them statistics?
Tanrıcılık oynayıp rakamlar veren, hastasına "altı ay" ömrü kaldığını söyleyen doktorlar - onlar kim oluyordu ve istatistikten ne anlarlardı; doğrusu, insan merak ediyordu!
Sayfa 98Kitabı okudu
Getting as far away from petty materialism, from self-important trivia, getting right there, to the heart of the matter, to truly life-and-death decisions and struggles...surely a kind of transcendence would be found there?
Saçma materyalist heveslerden, kendini beğenmiş ego safsatalarından olabildiğince uzaklaşıp işin özüne, meselenin kalbine inebilmek, ölüm-kalım mücadelesinde doğru kararlar alabilmek... Kendini aşmak bu değilse, neydi ki?
Sayfa 84Kitabı okudu
“One day we were born, one day we shall die, the same day, the same second... Birth astride of a grave, the light gleams an instant, then it’s night once more.”
"Bir gün doğduk, bir gün öleceğiz, aynı gün, aynı an... Bir ayağımız mezarda dünyaya getirirler bizi, güneş bir an parıldar, sonra yeniden gece olur."
Sayfa 72Kitabı okudu
Gözleri kapalıydı; yüzünde yüklerinden kurtulmuş bir adamın ifadesi vardı.
Sayfa 186Kitabı okudu
As a resident, my highest ideal was not saving lives—everyone dies eventually—but guiding a patient or family to an understanding of death or illness.
Bir asistan olarak en büyük idealim hayat kurtarmak da değildi -nasıl olsa herkes günün birinde ölecekti- ama bir hastaya ya da aileye rehberlik etmek, ölümü ya da hastalığı idrak etmesini sağlamak çok daha önemliydi.
Sayfa 90Kitabı okudu
"They can always hurt you more, but they can't stop the clock."
Her zaman canını daha fazla yakabilirler ama neyseki zamanı durduramazlar.
Sayfa 82Kitabı okudu
Doktorlar insan bedeninin kutsallığını aklınıza gelebilecek her şekilde ihlal eder. İnsanların en zayıf, en ürkütücü, en mahrem anlarına tanık olurlar. İnsanin dünyaya geldiği ana da eşlik ederler, hayata veda ettiği ana da! Madalyonun bir yüzünde insanın çektiği ıstırabı dindirme çabası vardır, diğerinde ise bedeni bir nesne ya da mekanizına olarak görme eğilimi.
Doctors invade the body in every way imaginable. They see people at their most vulnerable, their most scared, their most private. They escort them into the world and then back out. Seeing the body as matter and mechanism is the flip side to easing the most profound human suffering.
Sayfa 58Kitabı okudu
"Nereye gittiğini bilen adama, bütün dünya yol verir," demişti Emerson.
"O, hayalini anlatmanın bir yolunu daima bulur, ağırbaşlı bir sevinçle onu mutlaka duyurur."
Sayfa 189Kitabı okudu
“Don’t you get it?” she said, taking my hand in hers. “If we’re the best at
this, that means it doesn’t get better than this.”
"Anlamıyor musun?" dedi elimi tutarak. "Eğer en iyisi bizsek,
bundan daha iyi olmayacağız demektir."
Sayfa 128Kitabı okudu