Aşk aşk aşk….
Uğruna cinayetler işlenen kötülüğün efendisi, aynı zamanda insana en güzel duyguları yaşatan mutluluğun da efendisi.
Eşi ve kızını kaybeden bir komiser, onların gölgesinden kurtulamayan ama yaşamında devam ettiği gerçeğini bilen, kokuşmuş sistemde değerlerini yitirmeden ayakta kalma mücadelesi veren bir insan adam. Tarlabaşı’nda yılbaşı akşamı işlenen bir cinayetle gelişen ve bir düzine insanın öldüğü Beyoğlu’nun arka sokaklarından yaşayan her kesit insanın yaşantısından örnekler verilen sürükleyici, kolay anlaşılır dilde yazılmış ve okurken insanı işin içine dahil eden, acaba Azize’nin yerinde ben olsaydım bu kadar yalan söylemesine rağmen Engin’i sevmeye devam eder miydim? Çilem’in yerinde olsam İhsan’ı severken Nizam ile evlenir miydim? Jale’nin yerinde olsam Engin’in Azize’yi sevdiğini bile bile göz yumar mıydım ? Ya da Azize’nin beni sevmeyeceğini bile bile onu korumak adına Engin’i öldürür müydüm?
Kendi sorularımın cevabını ben bile bilmiyorum. Değişik ama okunmaya değer bir eser. Okuyunuz efenim