Bu sonsuz hiçlikte dolanıp duruyordum. Bazen de, eğer deli değilsem, dolanıp durmak yerine, şiirselleşiyordum. Kendimi dürüstçe, olayları bu gibi yollarla düşünmeye verdim. Sonsuz boşlukların bu hiç bitmeyen sessizliği beni korkutuyor.
Çocuğu olmayan bir başka kişi de, Emily Bronte’ydi.
Emily Bronte’nin çocuğu olsaydı, elbette bu, bir kez bile aşığı olmamasıyla dikkate değer benzerliği nedeniyle olağanüstü ilginç bir şey olurdu.
Yine de, Emily Bronte’nin soyundan gelmiş olmayı tercih eden birisi olmayı düşünmek bana ağır gelebilirdi.
Tabii Sappho değilsem.
Rupert Brooke adında değişik bir şair Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Boğazı’nda öldü, ama Çanakkale Boğazı’nı, yani Hellespontos’u ziyaretim sırasında bunu anımsadığıma inanamıyorum.